15. Ceza Dairesi 2017/33509 E. , 2019/6207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK"nın 155/2, 62, 52. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, yokluğunda verilen 25/04/2013 tarihli hükmün tebliği için sanığın 21/02/2013 tarihli duruşmada beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi yerine doğrudan "mernis adresine" çıkarılan ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilen tebligatın usule aykırı olmasından dolayı geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanık müdafiinin 06/06/2013 tarihli dilekçesi ile yaptığı temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmeksizin yapılan incelemede;
Katılanın 3000 Euro değerinde ... tasarımı 14 ayar altın 56 gr ağırlığında kol saatini kordonunun yapılması amacıyla, 2011 yılı Haziran ayının ilk haftalarında .... sayılı adreste faaliyet gösteren sanığın ... isimli işyerine bıraktığı, saatin yapılması için İstanbul iline gönderileceği ve Ağustos ayı içerisinde alabileceği ardından tatil zamanı dolduğu ve ülkesine geri döneceği için, sanığın saati kargo ile göndereceğini söylediği ancak saati aradan geçen zamana rağmen göndermediği, bu süre içerisinde katılanı mesajlarla oyaladığı, Kasım ayında Bodrum"a geldiğinde de saatini geri alamadığı, sanığın bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunması, katılan beyanı ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediğinin sübut bulduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulama maddesinin, TCK’nın “50/1-a” maddesi yerine “52/1-a” olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edildiğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 23/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.