1. Hukuk Dairesi 2014/14572 E. , 2015/1788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ARAPGİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2009/64-2013/15
Mahkemenin 21.02.2013 tarih, 2009/64 esas, 2013/15 karar sayılı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının davalı tarafından duruşma istekli temyiz edilmesi üzerine Dairece, duruşma isteği pul gideri karşılanmadığından reddedilerek hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, davalının karar düzeltme isteği üzerine duruşma günü tebliği için gerekli pulun geri çevirme sonrası tamamlandığı anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteğinin bu nedenle kabulüne, Dairenin 23.09.2013 tarihli, 2013/9607 Esas, 2013/13064 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra duruşma günü olarak saptanan 10.02.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Beyazıt İnş. Tah.San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu ve vekili Avukat M. A.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, kayden maliki olduğu 704 ada 10, 12; 706 ada 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarıyol inşaatı yapan davalı şirketin şantiye kurmak, araç ve malzemelerini koymak suretiyle 1990 yılından beri işgal ettiğini, 10.09.2009 tarihinde taşınmazlar üzerindeki şantiye binasını kaldırmış ise de, atık madde ve malzemeleri bıraktığını ileri sürerek 10.09.2004 ila 10.09.2009 tarihleri arasındaki dönem için 50.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsili isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
Davalı, dava konusu alandaki yol inşaatını 2005 yılı sonunda bitirdiklerini, bundan sonra şantiyenin kullanılmadığını, öncesine dair kullanımın rızaya dayalı olduğunu, istenen ecrimisilin fahiş bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazları davalının ecrimisil istenen dönemde şantiye kurmak suretiyle haksız kullandığı, ikinci bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğu, davalıya ihtar gönderilmediğinden dava tarihi öncesi faiz isteminin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 704 ada 10, 12; 706 ada 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazların kayden davacı belediye adına kayıtlı olduğu, taşınmazların “mera” nitelikli bulunduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetildiğinde kayden davacıya ait olan çekişme konusu taşınmazları davalı şirketin yol inşaatı sırasında şantiye kurmak suretiyle depolama alanı olarak haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullandığı dosya kapsamı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile sabittir.
Ne varki, mahkemece, ecrimisil miktarının belinlenmesine yönelik yapılan araştırmanın yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, dava konusu taşınmazların niteliği mera olup, ecrimisil en azı kira geliri, en çoğu mahrum kalınan kardır. Mahkemece, mera nitelikli bir yerin ecrimisil istenen ilk dönem olan 10.09.2004 tarihi itibariyle ne şekilde gelir getireceği tespit edilip, buna göre ilk dönem ecrimisilin hesap edilmesi, sonraki yıllarında endeks uygulanmak suretiyle ecrimisilin tespit edilmesi gerekirken aykırı yöntemler kullanılarak ve uzman olmayan bilirkişilerin hazırladığı raporun hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidildiği görülmektedir.
Öte yandan; davacı 10.09.2009 tarihine kadar ecrimisil talebinde bulunmuş olmakla beraber, aynı davacının 01.07.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 704 ada 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazları dava dışı A.T..’a yıllık 1.000,00 TL’den üç yıllığına kiraladığı görülmektedir. Öyleyse, anılan bu taşınmazları üçüncü kişinin kullandığı dönem için davalının ecrimisilden sorumlu tutulmasının doğru olduğu söylenemez.
Diğer taraftan, hemen belirtmek gerekir ki, bir taşınmazın en iyi emsali kendisidir. Davacı belediye yukarıda açıklandığı şekilde 01.07.2009 tarihinde taşınmazı kira sözleşmesi ile dava dışı üçüncü kişiye yıllık 1.000,00 TL bedelle kiraya verdiği gözetildiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin yeterli olmadığı, taşınmazların Arapgir’de olmasına rağmen Sinop’da yapılan yol inşaatından bahisle rapor tanzimi yoluna gidilerek gerekli ciddiyet ve özenin davalı itirazlarına rağmen gösterilmediği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda dava konusu taşınmazların mera niteliği gözetilerek taşınmazların niteliğine uygun ecrimisil hesabının yapılması, davalının kullandığı dönem itibariyle ve zamanaşımı da dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.