Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19159
Karar No: 2015/1786
Karar Tarihi: 10.02.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/19159 Esas 2015/1786 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/19159 E.  ,  2015/1786 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 12/04/2013
    NUMARASI : 2011/319-2013/189

    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.02.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat M. Y.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacılar, mirasbırakan O. A..’nın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 3259 parsel sayılı taşınmazı oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, taşınmazdaki üç adet binayı kendilerinin yaptığını, murisin satışa ihtiyacının olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ve miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, murisin taş ocağı işletmekte iken yanında çalışan işçinin iş kazası sonucunda ölmesi üzerine sigortaya borçlandığını, hakkında icra takibi yapılması üzerine murisin borcunu kendisinin ödediğini, yurt dışından para gönderip murisin ihtiyaçlarını karşıladığını, taşınmazdaki bütün evleri murisin yaptırdığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, tanık beyanlarına göre, murisin ihtiyacı nedeniyle taşınmazı sattığı, davalının varlıklı olup, alım gücünün bulunduğu, davalının murise sağlığında maddi yardımda bulunduğu, borçlarını ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan O. A..’nın çekişme konusu 3259 parsel sayılı taşınmazı 02.11.2007 tarihli akitle oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Borçlar Kanunu’nun 213. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; davacılar ve davalının murisin oğulları olduğu, murisin dava dışı mirasçısı olarak iki kızının bulunduğu, mirasbırakanın sağlığında taş ocağı işletmekte iken emekli olduğu, satış ihtiyacının bulunmadığı, çekişme konusu taşınmazda davacılar, davalı ve murisin evlerinin olduğu, anılan taşınmaz dışında murisin başka bir taşınmazı da bulunmadığı görülmektedir.
    Öte yandan, taş ocağı işletmesi sırasında 1998 yılında iş kazası sonucu ölen işçi nedeniyle tazminat borcunu murisin dosya kapsamı ve tanık beyanları ile başka bir arazisini satarak 2004 yılında kendisinin ödediği, davalının anılan borcu ödediğine yönelik savunmasının da sabit olmadığı anlaşılmaktadır.
    Öyleyse, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde murisin tek malvarlığı olan çekişme konusu taşınmazı oğlu davalıya temlikindeki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi