14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2536 Karar No: 2018/8597 Karar Tarihi: 05.12.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/2536 Esas 2018/8597 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, tapuda zilyetlik şerhinin kaldırılması talebiyle davalı aleyhine dava açtı. Davacı, taşınmazın Hazine'ye ait olduğunu ve zilyetlik şerhinin kaldırılması gerektiğini iddia etti. Davalı ise, taşınmazın kendisi tarafından ziyaret edildiğini ve haksız davanın reddedilmesini savundu. Mahkeme davayı kabul etti. Ancak, davalının açılan dava ile bir ilgisi olmadığı ve Hazine'ye ait taşınmazda meydana gelen zilyetlikle ilgili bir şerh koymaya gerek olmadığı belirtildi. Mahkeme kararı temyiz edildi. Türk Medeni Kanunu'nun 997-1027 maddeleri tapu kayıtları hakkında hükümler içermektedir. Tapu kayıtlarında kişisel haklar için şerh verilebilir ancak zilyetlik şerhi koymak için hukuki bir neden bulunmamaktadır. Mahkeme kararı düzeltilerek onandı ve davalıdan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildi. Sonuç olarak, Türk Medeni Kanunu'nda tapu sicili kayıtları, şerhler ve beyanlar hakkında düzenlemeler bulunmaktadır ve zilyetlik şerhi koymak için hukuki bir neden bulunmamaktadır.
14. Hukuk Dairesi 2016/2536 E. , 2018/8597 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.06.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki zilyetlik şerhinin kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydındaki zilyetlik şerhinin kaldırılması isteğine ilişkindir Davacı vekili; Hazine"ye ait ... İlçesi, ... Köyü, 101 ada 50 parsel sayılı taşınmazın, ... Kadastro Mahkemesinin 2010/25 Esas, 2011/7 Karar sayılı ilamı ile davalının ziyetliğinde olmadığı tespit edildiğinden tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan "iş bu parsel ... oğlu ... "nin kullanımındadir" şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; 2B arazilerinde zilyetlik çalışmaları nedeniyle 101 ada, 48, 49, 50 ve 51 parsel sayılı taşınmazların oluşturduğunu, 1956 yılında oluşan 193 parsel ile 101 ada 50 parsel sayılı taşınmazın örtüştüğünü, müvekkilinin mükerrer kaydın düzeltilmesi için Milli Emlak Müdürlüğüne müracaat ettiğini, 50 parsel sayılı taşınmazın 193 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan küçük bir alan olduğunu, haksız davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 997 ila 1027. maddelerindeki hükümler, tapu siciline ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan, 1008. madde tapu siciline kaydolunacak ayni hakları, 1009. madde sicile şerh verilebilecek kişisel hakları, 1010. ve 1011. maddeler ise temlik hakkının sınırlamaları ile geçici tescili düzenlemiştir. Türk Medeni Kanununun 1009 ve devamı maddelerinde tapu siciline şerh verilmesi gereken kişisel haklar sınırlı olarak sayılmış olup sadece kanunlarda açıkça öngörülen hakların tapu siciline şerh verilebileceği hükme bağlanmıştır. Tescil ve şerhlerde olduğu gibi beyanlar sütununa kayıt hususu da Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi ile düzenlenmiştir. Zilyetlik de kanunlarda belirtilen şerh edilebilir haklardan değildir. Esasen zilyet yararına tapulama tespit tarihinde zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşması halinde taşınmazın adına tespit ve tescili mümkün bulunduğuna göre ayrıca zilyetlik şerhi verilmesi için bir neden de bulunmamaktadır. Tapu kaydına konulan zilyetlik şerhinin hukuki dayanaktan yoksun, yok hükmünde bir şerh olduğu hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı, devamında yasal bir zorunluluk ve davalının korunması gerekli yararının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru ise de; davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği, davalının Hazine aleyhine açtığı zilyetliğin tespitine ilişkin Tarsus Kadastro Mahkemesinin 2010/25 Esas sayılı dava dosyasında; şerhin terkini Hazine tarafından talep edilmediğinden davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiği dikkate alınmadan yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması doğru görülmemişse de, bu yanlışlığın giderilmesi kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK"nun 438/VII maddesi gereğince aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm sonucunun 2. bendinin çıkartılarak yerine "" Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,"" cümlesinin, 3.ve 4. bentlerinin çıkarılarak yerine ""Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına" cümlelerinin yazılmak suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.