11. Hukuk Dairesi 2015/13853 E. , 2017/1643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/02/2015 tarih ve 2012/936-2015/56 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl/birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl/birleşen davada davacı vekili, pişmaniye sektöründe öncü olan müvekkilinin "..." ibaresini ilk olarak 1973 yılında Ticaret Sicil Memurluğuna tescil ettirerek kullanmaya başladığını, "..." markasının 12/10/2012 tarih ve 2011/99980 no ile 30. sınıf emtiada müvekkili adına tescil edildiğini, kötü niyetli olan davalının ise her türlü tanıtıcı zeminde "..." veya "..." ibaresini ön plana çıkararak müvekkilinin markasıyla iltibas yarattığını, davalının "..." olan soyadını 2006 yılında TPE nezdinde tescil ettirdiğini, tescilli markanın tescil edildiği şekilde kullanılmasının esas olduğunu, müvekkilinin ününden faydalanan davalının haksız kazanç elde etmeye devam ettiğini ve pazar payını müvekkilinin aleyhine daraltarak maddi zarara uğramasına neden olduğunu ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün durdurulmasını, giderilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, tecavüze konu her türlü araca el konularak imhasını, kararının ilanını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, yapılan şikayet üzerine davalı işyerinde arama el koyma işlemi yapıldığını, bu arama el koyma sırasında işletmenin ... ve ... tarafından yönetildiğinin tespit edildiğini, davalı ..."ın haksız eylemlerini esas olarak eşi ... ve oğlu ..."ın işbirliğiyle yürüttüğünün açığa çıktığını ileri sürerek aynı talep sonucunu dava etmiştir.
Asıl/birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, "... + şekil" ibareli 2011/99980 nolu markanın 30. sınıf emtia grubunda 28/11/2011 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle davacı adına tescilli olduğu, davacı şirketin "...+şekil" ibareli markanın tescil başvurusunun henüz sonuçlanmadığı, davalı ..."ın sahibi olduğu 2006/11935 nolu "..." markasının 30. sınıf emtia grubunda tescilli olduğu, davalı taraf kullanımlarının 556 sayılı KHK"nin 14. maddesine uygun ve davalının tescilli markasının kullanımı olduğu, davalı kullanımlarının davacı adına tescilli 2011/99980 nolu marka hakkına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl/birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, men"i, tecavüzün ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davada davacı taraf, davalı tarafın kullanımlarının müvekkiline ait 30. sınıf emtiada tescilli ‘‘...+şekil’’ markasıyla iltibas oluşturduğunu, davalı ...’ın tescilli ‘‘...’’ markasının tescil edildiği şekilde kullanılmadığını, ‘‘...’’ veya ‘‘...’’ ibaresinin öne çıkarılarak kullanımın markaya tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece davalının tescilli markasının kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı belirtilmişse de; dosyada mübrez bilgi ve belgelerden davalı tarafın markasının ‘...’’ibaresinden oluştuğu ve 30. sınıftaki mal ve hizmetler için tescilli olduğu, ancak davalı tarafça kullanımın baskın ve ayırt edici unsuru olarak ‘‘...’’ ve ‘‘...’’ ibarelerinin öne çıkarıldığı, ortalama tüketici nezdinde iltibas teşkil edeceği ve bu suretle davacı tarafa ait tescilli markaya tecavüz oluşturacağı kabul edilerek maddi ve manevi tazminat talepleri açısından değerlendirme yapılarak bir karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl/birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.