8. Hukuk Dairesi 2015/13772 E. , 2015/19454 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.03.2015 gün ve 695/227 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı ... vekili, tapuda davalı adına kayıtlı 737 parsel sayılı taşınmazın 1.113,17 m2"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını açıklayarak bu kısmın tapu kaydının iptaliyle kıyı olarak terkinine karar verilmesini istemiş, bilirkişi raporlarının sunulmasından sonra talebini 4.794,48 m2 olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 737 parsel sayılı taşınmazın 4.794,48 m²"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle bu kısmın tapu kaydının iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 3 jeoloji mühendisi ve 2 teknik bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti ile dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmış, dosyaya sunulan 17.11.2014 havale tarihli jeolog bilirkişi kurulu raporunda, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisine göre dava konusu taşınmazın 4.794,48 m²"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirtilmiş, bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Gerek jeolog bilirkişi kurulu raporunda gerekse de teknik bilirkişi raporunda Bakanlık tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Ancak Bakanlık tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi ile keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisinin çakışmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Diğer yandan Kadastro Müdürlüğü"nün 14.05.2012 tarihli cevabi yazısında, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede bazı parseller yönünden zemin ile kadastro paftası arasında farklılık bulunduğu, bu nedenle yenileme kadastrosunun yapılacağı belirtilmiştir. Keşfe katılan teknik bilirkişiler raporlarında dava konusu taşınmazın zemini ile kadastro paftasının uyumlu olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapmamışlardır. Mahkemece, yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; aynı bilirkişilerle yeniden dava konusu taşınmazda keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, her ikisinin çakışmaması halinde çelişkinin nedenlerinin bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişilere açıklattırılması, bilirkişilerden alınacak ek raporla eksikliğin giderilmeye çalışılması; yukarıda anılan eksikliklerin bu şekilde giderilememesi halinde ise önceki bilirkişilerden farklı 3 jeolog ya da jeomorfolg, 1 harita mühendisi ve 1 ... mühendisinden oluşacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak rapor alınması, dava konusu taşınmazın kadastro paftası ile zemininin birbiriyle uyumlu olup olmadığının teknik bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmesi, farklı olması halinde yenileme kadastrosunun dikkate alınması, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa"nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa"nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Bu hususlar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.