
Esas No: 2018/2413
Karar No: 2019/9142
Karar Tarihi: 27.11.2019
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2413 Esas 2019/9142 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Sütçüler ilçesi Yeşilyurt köyünde bulunan maden ocağında 29/11/2013 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde kurum sigortalısı ..."ın vefat ettiğini, kaza sonrası kurum sigortalısının ölümünden dolayı hak sahiplerine 17/11/2011 tarihinde toplam 257.518,61-TL peşin sermaye değeri ödemesi yapıldığını, öncelikle varsa maden işletme ruhsatlarına kayden ihtiyati haciz konulmasını, davalı şirketin varsa araçlarının devrinin önlenmesi için ihtiyati haciz konulmasını ve müteveffa kurum sigortalısı ..."ın hak sahiplerine yapılan peşin sermaye değeri ödemesi olan toplam 257.518,61-TL"nin kusura ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik %25"i olan 64.379,65-TL"nin 17/11/2014 tarihinden tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte rücüan tazmini ve tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili; davalı ... şirketinin birleşen dosyanın davalısı şirket ile Rödovans sözleşmesi ile kazanın meydana geldiği maden ocağını işlettiğini, davalılar arasında alt işveren ve üst işveren ilişkisi bulunduğunu, meydana gelen kurum zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, keza 5510 sayılı yasanın 12. maddesinin son fıkrası gereği de davalıların meydana gelen kurum zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müteveffa kurum sigortalısı ..."ın hak sahiplerine yapılan peşin sermaye değeri ödemesi toplam 257.518,61-TL"nin kusura ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik %25"i olan 64.379,65-TL"nin 17/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ve birleştirme talep edilen dosya davalısından müştereken ve müteselsilen rücuan tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin birleştirilen dosya davalısı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece asıl dava ile birleşen davanın ayrı ayrı kısmen kabulü ile, gelirler yönünden toplam 141.635,23-TL"nin; 77.255,58-TL"sinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar ....Elk. Mlz. Mad. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile ... san İnş. Mlz. Nak. San. Tic. A.Ş."den müştereken ve müteselsilen, kalan 64.379,65-TL"sinin de münhasıran yalnızca davalı işveren ... san İnş. Mlz. Nak. San. Tic. A.Ş."den gelirin onay tarihi olan 17/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı Kuruma verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılar arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi bulunduğunu, bu nedenle 5510 sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince müvekkili kuruma karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, ... şirketinin 3. kişi olarak nitelendirilmesinin hesap bilirkişisi raporunda da hataya sebep olduğunu, hesap raporunun müşterek ve müteselsil sorumluluk esaslarına göre değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 09/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen kusur dağılım oranlarını kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde kazazede ..."ın %100 kusuru ve sorumluluğu olduğunu, müvekkili Karmersan Şirketinin ... Ltd.Şti"nin ruhsat sahibi olduğu bölgede rödovansçı olduğunu, iş güvenliği ile alakalı tedbirleri aldığını, bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaların kabul görmüş cetvellere aykırı olduğunu, müvekkili diğer şirket olan ... Ltd.Şti"nin ruhsat sahibi olduğunu, mermer ocağının işletmesini.... Mermer A.Ş"ye kiraya verdiğini, vekil edenlerden ... Ltd.Şti"nin mahkemenin kararında da görüleceği üzere olayda 3. kişi olarak kabul edildiğini, işçinin hayatını kaybettiği olayın 29/11/2013 tarihinde vukuu buluduğunu, bu sebeple iş kazasına ilişkin rücuen tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kusur durumuna açıkça itiraz ettiklerini, mahkemece bu itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, hükmedilen rücuen tazminat miktarının gerçek miktardan fazla olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın iadesine aksi taktirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B-BAM KARARI
Davacı Kurum vekilinin ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Tüm taraf vekilleri, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; iş kazası sonucu malül kalan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, ödenen gecici iş göremezlik geliri ve tedavi giderlerinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanun"un iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21"inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumu"na karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasanın 168. maddesi ve 3213 sayılı Maden Kanunu"nun 4. maddesi gereği devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, arama ve işletme hakkının gerçek ve tüzel kişilere devri ancak Kanunun öngördüğü şartlarda mümkündür.
Madenler üzerindeki hakların bölünmezliğini, devir ve intikalini düzenleyen anılan Yasanın 5. maddesinde, madenler üzerindeki hakların hiç birisinin hisselere bölünemeyeceği ve her bir hakkın bir bütün halinde muameleye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde, ruhsat sahibi tarafından maden sahası üzerinde, ruhsatın verdiği yetkilerin tamamının yada bir bölümünün sözleşme ile 3. kişilere devri mümkün değildir.
Ancak uygulamada, ruhsat sahipleri özel hukuk alanına giren kimi sözleşmelerle ve belirli bir bedel karşılığında maden çıkarma ve satış haklarını özel kişilere bırakmaktadırlar. Rödovans olarak adlandırılan bu yöntemle ruhsat sahipleri, taşeron olarak üretim yapan üçüncü kişilere süreli sözleşmeler ile maden çıkarma ve satış haklarını kiralamaktadırlar.
Günümüz literatüründe rödovans, “maden ruhsat alanlarının, hukuki hak ve sorumlulukları kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesi durumunda, maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin, esas ruhsat sahibine, ürettiği her bir ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ” olarak tanımlanmaktadır.
Rödovans sözleşmesine Maden Kanunu"nda özel bir düzenleme olmadığı için Borçlar Kanununun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen "hasılat kirasına" ait hükümler uygulanır. Türk Borçlar Hukukunda sözleşmelerde şekil serbestisi geçerlidir. Yasada özel olarak bir şekle bağlanmayan sözleşmeleri taraflar istedikleri şekilde yapabilirler. Rödovans sözleşmesi maden ruhsatının, devri anlamına gelmediğinden, devir sözleşmesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur.
1990 yılında Maden Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 32. maddesinin son fıkrası değiştirilerek, üçüncü kişi ve kuruluşların ruhsat sahipleri ile yapmış oldukları rödovans, kira, taşeron vb. sözleşmelere dayanılarak ruhsat sahasında faaliyette bulunabilmesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır. Ruhsat sahiplerinin, sözleşmeleri bir ay içinde Maden Dairesi’ne bildirerek uygun görüş alması şartı getirilmiştir. Ancak 03.02.2005 tarihinde yayımlanan Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin geçici 2. maddesindeki “Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden sonra, ruhsat sahiplerinin Kanun kapsamındaki faaliyetleri ile ilişkili olarak üçüncü kişi ya da kuruluşlarla yaptığı sözleşmelerin Genel Müdürlüğe bildirilmesine ve görüş alınmasına gerek yoktur. Ancak ruhsat sahasındaki tüm faaliyetlerden Genel Müdürlüğe karşı ruhsat sahibi sorumludur.” hükmü gereği bildirim yükümlülüğü kaldırılmıştır. Anılan yönetmelik, 06.11.2010 tarihinde yayımlanan Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliğinin 168. maddesi ile yürürlükten kaldırılarak, Rödövans sözleşmeleri ile ilgili olarak geçici 1. maddesinde aynı düzenlemeye yer verilmiştir.
Rödovansçının sorumluluğu konusunda 24.06.2010 tarih 27621 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5995 sayılı Kanunun 17. maddesi ile Maden Kanunu"na eklenen Ek 7. maddesi ile yeni düzenleme yapılmıştır. Anılan madde de; maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklarının rödovansçıya ait olacağı, ancak bu durumun ruhsat sahibinin Maden Kanunu"ndan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü hususunda ayrıca üçüncü kişinin aracılığının düzenlendiği 5510 sayılı Kanun"un 12. maddesi hükmüne göre alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverinin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olayda, ruhsat sahibi davalı ... Ltd.Şti"nin, diğer davalı ..."ye 02.01.2012 tarihli rödavans sözleşmesi ile işletme hakkını verdiği mermer ocağında davalı ...’ın sigortalısı ...’ın, sondaj operatörü olarak çalıştığı işyerinde,yukarıdan aşağıya 2. kademeden 3. kademeye yaklaşık 8 m yükseklikten düşerek vefat etmesi şeklinde gerçekleşen iş kazasında, Mahkemece alınan kusur raporunda davalı ruhsat sahibi ... Ltd.Şti.’nin 3213 Maden Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 139. maddesi gereği maden işletmesinde, ruhsat sahibi sıfatıyla maden mühendisi daimi nezaretçisi ataması gerekirken bu hususa riayet etmediği gerekçesiyle %10, davalı rödavansçı-sigortalının işvereni Karmersan Ltd.Şti.’nin kazalının yüksekte çalışırken emniyet kemeri ve baret kullanmasını sağlayamama, yüksekten düşme riski belirlenmişse de buna dair etkin önlemleri alıp denetlememesi nedenleriyle %50, kazalı kendisine verilen bareti takmaması, talimatlarda belirtilmesine rağmen emniyet kemerini kullanmaması, dikkatsiz ve tedbirsiz çalışarak kendi güvenliğini almaması ve talimatlara uygun çalışmaması nedenleriyle %40 oranlarında kusurlu bulunmuşlardır.
Ancak olay ile ilgili kusur aidiyet ve oranları konusunda yapılan kusur incelemesi yetersizdir. Mahkemece yapılan kusur incelemesinde, ruhsat sahibi davalı ... Ltd.Şti.’nin işletme sahasında maden mühendisi daimi nezaretçisi ataması ve bulundurma zorunluluğunun olduğu belirtilmişse de, ruhsat sahibinin 6331 sayılı kanun hükümlerine göre bu yönde tedbir alma zorunluluğunun olup olmadığı, daimi nezaretçinin ne amaçla görevlendirildiği ve iş güvenliği tedbirlerini almada yetkili olup olmayacağı, yine anılan Kanun kapsamında başkaca alması gereken önlemlerin olup olmadığı ile 6331 sayılı Kanun hükümleri gözetilmek suretiyle ayrı ayrı kimlerin,hangi önlemleri alması gerektiği ve buna göre ne oranda kusurlu oldukları usulünce belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.