10. Hukuk Dairesi 2018/2712 E. , 2019/9139 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı şirket vekili ile fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,davalı şirket yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesini kaldırılarak yerine kurulan yeni hükümle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili ile davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalıya ait işterinde çalışmakta iken 29/05/2014 tarihinde işine haksız bir şekilde son verildiğini, ancak davacının 02/06/2014 tarihine kadar fiilen çalıştığını, 2014 yılı 01/03/2014-02/06/2014 tarihleri arasında eksiksiz olarak davalı şirket elemanı olarak ... (... Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği) ve ... Büyükşehir Belediyesi işyerlerinde çalıştığını, fiilen çalıştığı halde ücretinin ödenmediğini aynı zamanda sigorta bildiriminin de eksik yapıldığını ve primlerinin ödenmediğini, dolayasıyla bu sürenin sgk tarafından hizmet olarak değerlendirilmediğini, bu nedenle davacının yukarıda belirtilen tarihler arasındaki kesintisiz çalışmalarının sigortalı çalışma olduğunun tespitini, kurum kayıtlarının düzeltilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının sigortasız çalıştırılmasının söz konusu olmadığını, belirtilen tarihlerde davacının fiilen çalışmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Feri müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde ; yetki itirazlarının bulunduğunu, davacının belirttiği dönemlerde kurum kayıtlarında iddia ettiği yönde ve sürede çalışmasının görünmediğini, davacının, davalı hizmetinde yalnızca 12/03/2013-29/05/2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, başkacada çalışmasının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacının, davalıya ait ... Ltd Şti"ye ait işyerinde,
A- 01/04/2014 - 30/04/2014 tarihleri arasında günlüğü 54,51 TL den 1 gün süre ile,
B- 01/05/2014 - 31/05/2014 tarihleri arasında günlüğü 54,51 TL den 29 gün süre ile
C- 01/06/2014 - 02/06/2014 tarihleri arasında günlüğü 54,51 TL den 2 gün süre ile
çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 30 Mart 2014 tarihinden sonraki dönemde işçi olarak fiilen çalıştırılmadığını ve fiilen hizmet vermediğini, davacının Mart 2014 dönemine ait SGK hizmet cetvelinde davacının çalışma süresinin somut gerçekliğe uygun olacak şekilde eksiksiz göründüğünü ancak takip eden Nisan ve Mayıs 2014 dönemlerinde fiilen çalışma yapmaması nedeniyle SGK kayıtlarına yansıtılmadığını, davacının sigortasız çalıştırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, çıkışının ise 29/05/2014 tarihinde verildiğini, mahkemenin hüküm kurarken salt tanık beyanlarından hareket ettiğini ancak ..." a ait devam çizelgeleri ve imza föyleri ile sair resmi kayıtların dosyaya alınmadığını, eksik ve yetersiz araştırma yapıldığını, ayrıca mahkemenin kısmen kabul kararı gereği lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil SGK vekili istinaf dilekçesinde özetle; çalışma olgusunun varlığının saptanmadığı sürece hizmet akdine dayanılarak sigotalılıktan söz edilemeyeceğini, işe giriş bildirgesi ile birlikte sigortalının çalışma gün ve sayısının, kazanç durumunun, çalışma tarihleri ile birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgelerinin, prim bordrolarının Kuruma verilmesinin zorunlu olduğunu, davacı tarafından bu tür resmi belge ve kayıtların ibraz edilmediği takdirde davanın reddi gerektiğini, mahkemece resen araştırma yapılması gerektiğini, salt tanık beyanlarına göre karar verilemeyeceğini, davacının davasını ispatlayamadığını, herhangi bir belge ortaya koymadığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B- BAM KARARI
Fer’i müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı şirket vekilinin ,istinaf başvurusu ise davanın kısmen kabul edilmemiş olmasına rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili ile davalı şirket vekili, ... BAM 10. Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmişlerdir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olay irdelendiğinde, davacının dava konusu ettiği dönemin bir kısmı içinde, 19.02.2014-29. 04.2014 tarihleri arasında doğum sonrası yasal izinli olmasına rağmen, izinde olduğu dönemi içerir şekilde 01.03.2014 tarihinden itibaren hizmet tespiti talebinde bulunması talebinde samimi olmadığını göstermektedir. Ayrıca, 2014 nisan ayından itibaren davalı şirketin sözleşme kapsamında işi yürütmesine, ...’ın ... Valiliğinin 04.04.2014 tarihli devir, paylaşım ve tasfiye komisyon kararı ile tasfiyesi sonrası bu sözleşmenin devredildiği ... Büyükşehir Belediyesi ile ASAT Genel Müdürlüğü (... Su ve Atıksu İdaresi) tarafından izin verilmediği, dolayısıyla davacı çalışmaya hazır halde bulunsa bile çalışılacak bir işyeri bulunmadığından fiili bir çalışmadan bahsedilemeyeceği açıktır.Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönündeki karar yerinde değildir.
Yukarıda belirtilen bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı şirket vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı şirkete iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.