21. Hukuk Dairesi 2017/2861 E. , 2017/9638 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, ... için ek aylık prim ve hizmet belgesi ile Sigorta işe giriş bildirgesinin düzenlenerek kuruma verilmesi işleminin iptaline, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacı işyerinde çalıştığı tespit edilen ... için ek aylık prim ve hizmet belgesi ile sigorta işe giriş bildirgesinin düzenlenerek kuruma verilmesine yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 05/04/2013 tarihli İnceleme Raporu ile ..."in davacıya ait işyerinde sigortasız olarak çalıştıklarının tespit edildiği ve Kurum tarafından adı geçen kişilere ilişkin prim belgelerinin düzenlenmesinin davacıdan istendiği, davacının 16/08/2013 tarihli dilekçesi ile Kurum işlemine itiraz ettiği ve itirazının Komisyonun 03/09/2013 tarihli kararı ile reddedildiği, davacının Komisyon kararının iptali için 21/10/2013 tarihinde İdare Mahkemesinde dava açtığı, ... Mahkemesinin 26/12/2013 tarih 2013/2970 Esas ve 2013/2774 Karar sayılı kararı ile iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/6. maddesinde; “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re"sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Diğer yandan hukuk mahkemeleri ile idari mahkemeler arasındaki ilişkin yargı yolu ilişkisi olup bir hukuk davası idare mahkemesinde açılırsa idare mahkemesi kendisine açılmış olan davanın adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar vermekle yetinmek zorunda olup kararda davanın belli bir hukuk mahkemesine gönderilmesine karar veremez. Davacı, bundan sonra hukuk mahkemesine yeni bir dava açabilir, ancak bu dava artık idare mahkemesine açılmış olan davanın devamı niteliğinde değildir. Bu nedenle idari mahkemesinde dava açılması ile meydana gelen hak düşürücü sürenin kesilmesi idare mahkemesinde açılan davada verilen kararın kesinleşmesi ile hükümsüz hale gelir. Daha açık bir anlatımla hukuk mahkemesinde açılması gereken bir davanın yanlış yargı yoluna başvurularak idari yargıda açılmış olması hak düşürücü süreyi kesmez.
Somut olayda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/6. maddesi gereğince davacının itirazının reddine ilişkin Komisyon kararının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurması gerektiği halde 21/10/2013 tarihinde İdare Mahkemesinde dava açtığı ancak dosyada Komisyon kararının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçasının bulunmadığı anlaşıldığından 03/09/2013 tarih ve 33 sayılı Komisyon kararının davacıya ne zaman tebliğ edildiğinin ve İdare Mahkemesindeki davanın 5510 sayılı Yasanın 86/6. maddesinde belirlenen 1 ay içerisinde açılıp açılmadığının, 1 ay içerisinde açıldığının anlaşılması halinde ise ... 26/12/2013 tarih 2013/2970 Esas ve 2013/2774 Karar sayılı kararının ne zaman kesinleştiğinin belirlenip İdare Mahkemesinin kararının kesinleşmesinden sonra 2 hafta içinde eldeki davanın açılıp açılmadığının değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, yukarıda açıklanan prosedür kapsamında araştırma ve değerlendirme yapmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...