11. Hukuk Dairesi 2016/2351 E. , 2017/1598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...(Kapatılan) 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/07/2014 gün ve 2013/472-2014/194 sayılı kararı onayan Daire’nin 05/11/2015 gün ve 2015/474-2015/11615 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili nezdinde kalite kontrol müdürü ve işveren vekili sıfatıyla çalışan davalının yasa ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle iş akdinin 2013 yılı Haziran ayında feshedildiğini, davalının talimatı ile 03.06.2013 tarihinde, davalının arkadaşı olan dava dışı ... ve şirket çalışanı ..."in müvekkiline ait olan, ancak neler olduğu tam tespit edilemeyen birçok resmi ve özel belge, numune ürün ve çizimleri kolileri ve delil bırakmamak için kamera kayıtları ve kayıt sistemini de sökerek beraberinde götürdüklerini, iş akdinin feshi sonrasında davalının müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı ... Tekst. A.Ş"nin tüm hisselerini arkadaşıyla birlikte devir aldığını, davalının müvekkili şirketteki statüsü nedeniyle iş çevresine, sırlarına vs. hususlara vakıf olduğunu, davalının müvekkili ile davalı arasında iş akdinin başlangıcında imzalanan 01/09/2009 tarihli Sözleşmenin 9. maddesinde öngörülen rekabet yasağını ihlal ettiğini ileri sürerek, sözleşmede öngörülen aylık 15.000 EURO brüt maaşa bağlı olarak 1 yıllık maaş tutarı olan 180.000 EURO cezai şartın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, rekabet teşkil eden eylemlerin durdurulmasına, ihlale son verilmesine, davalı yedindeki evrak ve eşyaların iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 9. maddesinde öngörülen rekabet yasağının müvekkilinin kariyerine yönelik ağır sonuçlar içermesinden dolayı hükümsüz olduğunu, çalışma özgürlüğü yönünden Anayasa"ya aykırılık teşkil ettiğini, iş akdinin haksız feshi nedeniyle müvekkilince açılan iş davasının derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 01/09/2009 tarihli hizmet sözleşmesinin "Rekabet Yasağı" başlıklı 9. maddesinde, “çalışanın işbu sözleşmenin yürürlükte kaldığı sürece Türkiye"de iş verenin müşterisi ve/veya rakibi olan kişi ve kuruluşlar veya bunların temsilcileri, acenteleri, ortakları, yönetici ve danışmanları nezdinde iş kabul edemeyeceği, bu kişi ve kuruluşlara hangi sıfatla olursa olsun doğrudan ya da dolaylı hizmet veremeyeceği, bunlara ortak olamayacağı, belirtilen rekabet yasağının işbu sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesinden itibaren 2 yıl süre ile geçerliliğini koruyacağı...” hükmünün düzenlendiği, anılan maddedeki rekabet yasağı Türkiye ve işlerin tamamı yönünden öngörüldüğünden işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunu, TBK 445 maddesi uyarınca, hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını bütün durum ve şartları serbestçe değerlendirmek ve işverinin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde bulundurmak suretiyle kapsam veya süresi bakımından sınırlandırılması hususunda hakime yetki verildiğini, TBK 445/2 maddesi uyarınca, davalı işverenin karşı edim üstlenmemiş olması nedeniyle Sözleşmenin geçersiz olduğu, tanık ifadeleri ve dosya kapsamına göre davalı yedinde davacı işyerinden evrak ve eşyanın götürüldüğünün de ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve Dairemizce onanmıştır
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına ilişkin 7. maddesinde rekabet yasağı sınırlarının tüm Türkiye sınırlarını öngörmesi ve tüm faaliyet alanlarını kapsaması nedeniyle anılan sözleşme hükmünün Anayasa"nın çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olması ve 6098 sayılı TBK"nın 444. ve 445. maddelerindeki koşulların gerçekleşmemiş bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
6101 Sayılı TBK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 4. maddesi, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki iş akdi ve buna ekli rekabet yasağı hükmü 07.09.2009 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, mahkemece, iş akdinin sona erdiği 06.06.2013 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK"nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve 445. maddelerinin tatbik edilmesi yerinde olmuştur.
TBK 444 maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Her ne kadar mahkemenin, rekabet yasağının tüm Ülke sınırlarını kapsaması nedeniyle aşırı nitelikte olduğu tespiti doğru ise de, TBK’nın 445/2 maddesine yanlış anlam verilerek, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, ayrılan işçinin üstlendiği rekabet yasağı edimine karşılık, işverenin de karşı edim yüklenmesi gerektiğine ilişkin görüşü isabetli değildir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde, rekabet yasağının aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından böyle bir karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olacağı anlamına gelmeyecek olup, mahkemece aksi düşünceyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu sebeple davacı vekilinin KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN KABULÜYLE, mahkeme kararının onanmasına ilişkin Dairemizin 05.11.2015 gün 2015/474-11615 ilamın kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin KARAR DÜZELTME talebinin KABULÜ ile, yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Dairemizin 05.11.2015 gün 2015/474-11615 sayılı ilamının, yukarıda anılan gerekçelerle tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak, mahkeme hükmünün davacı taraf yararına BOZULMASINA, talep halinde temyiz ve karar düzeltme harcının davacı tarafa iadesine, 16.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.