Abaküs Yazılım
Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/216
Karar No: 2022/229
Karar Tarihi: 24.03.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/216 Esas 2022/229 Karar Sayılı İlamı

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :1-
VEKİLLERİ :
DAVACILAR :2-
3-
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH:

Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)'nin 13/10/2021 tarih, ... Esas ... Karar sayılı ilamı ile mahkememize gönderilen dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle:müvekkilinin 13/12/2018 tarihinde ... plakalı araç ile ... plakalı aracın karıştığı ve Konya'da meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, meydana gelen kazadan sonra kolluk kuvvetinin tuttuğu kaza tespit tutanağına göre sigorta şirketinin sigortalısının kusulu olduğunun tespit edildiğini, kaza ile ilgili Ereğli C. başsavcılığının dosyası ile soruşturma yapıldığını, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını ve kemik kırığı meydana geldiğini, müvekkilinin şuan sakat durumda olduğunu, kaza nedeniyle mağdur olduğnu uzun süre işinden gücünden ayrı kaldığını ve bakıma muhtaç halde yaşadığını, tedavisinin uzun sürdüğünü ve bu sırada SGK tarafından karşılanmayan masraflar yapmak zorunda da kaldığını, müvekkiline kazadan sonra Ereğli devlet Hastanesinde müdahale edildiğini, halen tam olarak şifa bulmadığını, sigorta şirketine daha önce müracaat edildiğini, ancak sigorta şirketlerinin 15 günlük süre içinde müvekkilinin zararlarını karşılamadığını, kazaya karışan ... plakalı aracın ... Siorta şirketinin ... nolu zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava şartı arabuluculuk kapsamında müracaat edildiğini, ancak davalı ... ile anlaşma sağlanamadığını, ülkemizde tazminat davalarına ilişkin yargılamanın uzun sürdüğünü, bu nedenle müvekkilinin ekonomik ve sosyal durumu da göz önüne alınarak B.K. 76. maddesine göre geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin maddi zararının tespitine, davalı ... şirketinin sorumlululuğunun poliçe limiti ile sınırlı tutularak temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkili için zararın tam olarak tespiti halinde ileride artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın (150,00 TL karşılanmayan tedavi giderleri, 50,00 TL bakıcı giderileri, 400,00 TL geçici iş göremezlik, 400,00 TL sürekli iş göremezlik) davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu ... plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ... poliçe nolu zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını, iş bu dava ile müvekkili şirkete sigorta teminatı altına alınmış aracın karıştığı kaza neticesinde sakat kaldığını iddia eden davacı tarafından maddi tazminat talepli dava açıldığını, iş bu dava konusu taleplerin sigorta tazminatına ilişkin olduğundan Türk Ticaret Kanunu gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açıtığından davanın usulen reddinin gerektiğini sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, söz konusu evraklar davacı taraftan talep edilmiş ise de davacı tarafça herhangi bir belge iletilmediinden sürecin devam ettirilemediğini, bu nedenlerle talep edilen eksik belgeler müvekkili şirkete iletilmediğini, iş bu nedenle Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince davacının dava açma hakkı bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin talebinin haklılığı ve davacının maluliyet oranını tespit için e azından tedavi belgelerinin ibrazının gereketceği, aksi takdirde yapılan talebin yalnızca usul kurallarını dolaşmak amacıyla kötü niyetli olarak yapıldığını kabul etmek gerekeceğini, nitekim hukuk düzeninin bu şekilde kanun hükmünün dolanması yolu ile hak elde edilmeye çalışılması halini korumasının düşünülemeyeceğini, kabul manasında olmamak üzere öncelikle davacının trafik kazasından kaynaklanan gerçek kalıcı maluliyet oranının tespiti bakımından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Sorumluluk Sigortası genel şartlar ve ekinde uyun engelli sağlık kurulu raporunun dosyaya kazandırılması gerektiini, trafik sigortası kaynaklı sürekli sakatlığın dava dosyalaında gönderilen engelli raporlarının Trafik Poliçesi Genel Şartları gereği "özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkına yönetmelik" çerçevesinde hazırlanmasının öngörüldüğünü, ancak 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğin yürürlüğe girdiğini, yürürlük tarihi itibari ile özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu rapırları hakkında yönetmelik ve ilgili mülga mevzuat hükümlerine erişkin açısından yapılan atıfların bu yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılmasına karar verildiğini, sonuç itibari ile söz konusu özürlülük ölçütünün sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını, davacının yaşının tespitinin mahkeme tarafından yapılması, bu anlamda davacnıın 18 yaşını doldurmamış olması halinde yine 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmeliğin usul ve esaslarına uygun alınmış olan maluliyet oranının dosyaya kazandırılmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenle erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkınd ayönetmelik hükümlerine uygun maluliyet oranını gösterir raporun dosyaya kazandırılması ve söz konusu raporun yönetmeliğe uygun şekilde tanzim edilip edilmediği hakkında HMK 266 ve devamı anlamında uzman bilirkişiler taraından inceleme yapılmasını talep ettiklerini, adva konuu kazada karşı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddinin gerektiğini, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulününün mümkün olmadığını, söz konusu kazada müvekkili şirket sigortalısının herhangi bir kusuru olmadığından müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığını, bununla birlikte müvekkili şirket sigortalısı olan sürücünün kusursuz olduğu aşikar ise de mahkemece aksi kanaatte olunması halinde kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Trafik İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere davacının sigortalı araçta hatır yolcusu olması sebebiyle ve kaza sırasında emniyet kemeri takılı olmadığından avacının zararın artmasında ya da ortaya çıkmasında kusuru bulunup bulunmadığının resen tespit edilerek tespite göre hatır ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan ayrı ayrı indirim yapılması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere davacının talebine konu geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi süresine ortaya çıkan bakıcı giderleri ve diğer tüm giderlerin tedavi teminatı kapsamında olduğundan ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması geekli iş bu giderlerden müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, tedavi süresince gereken bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamında olduğunun Yargıtay içtihatları ile de kabul edildiğini, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin de tedavi temanitı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu, davacının talebine konu tedavi teminatı kapsamında yer alan geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve sair tedavi masraflarından da SGK'nın sorumlu olduğunu, herhalde kaza tarihinde 18 yaşının altında ulunan davacının geçici iş göremezlik dönemine ait zararının bulunduğundan bahsedilmesinin de mümkün olmadığından reddinin gerektiğini, davayı kabul manasında olkmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere tazminat hesaplamasında TRH2010 tablosunun kullanılması ve teknik faizin 1,8 olarak esa alınması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların da mahsubunun gerektiğini, davacının Borçlar Kanunu 76. maddesi uyarınca geçici ödeme talebinin reddinin gerektiini, bu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)'nin 13/10/2021 tarih, ... Esas ... Karar sayılı ilamı ile; HSK'nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirildiğinden bahisle esasın kapatılarak görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE karar verildiği,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı,
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7/3. maddesinde; “Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir” şeklinde düzenleme yapıldığı,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu'nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile; "Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına" karar verildiği,
Yargıtay HGK'nun 04/04/2019 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı içtihadında; " Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (... : Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve ... E., ... K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara'da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır." şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay HGK'nun 04/102006 tarih ve ... Es.... Kar. Sayılı içtihadında;"....Bundan sonra genel mahkemelerin, kadastro tutanağı düzenlenmiş bulunan davalara bakması olanaklı değildir. Genel mahkemeler tarafların isteğine bağlı olmadan, dosyayı bir görevsizlik (devir ve tevdi) kararı ile kadastro mahkemesine aktarır. Hemen belirtilmelidir ki, mahalli mahkemelerce doğrudan doğruya verilen aktarma kararı, teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, sadece bir devir kararıdır. Bu nedenle, bu devir kararı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi hükmü uygulanmaz ve bundan dolayı davacı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilemez (...-..., 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara-1991 s:1071)..." şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay . Hukuk Dairesi'nin 10/10/2016 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı ilamında;"...Somut uyuşmazlıkta, davalılar aleyhinde iflas istemiyle 24/02/2014 tarihinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Gebze Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Gebze'de müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa'nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK'nın 23/07/2015 tarih 1157 sayılı kararı ile Gebze Adliyesi'nde 07/09/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi faaliyete geçmiş olup, uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesine yer olmadığı gibi, iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK'nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yerel mahkemece, 16/10/2015 gün ... E. ve ... K.sayılı ilamla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK'nın 04/10/2006 gün ...- ... sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir.
Bu durumda yerel mahkemece 16/10/2015 günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK'nın 20 maddesi hükümlerinin uygulanması kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir." şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi'nin16/05/2014 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı ilamında;".... Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre "Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine" ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesi'nin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 19. İş Mahkemesi'nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir." şeklinde kabul edildiği,
Yargıtay .Hukuk Dairesi'nin 12/06/2016 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı ilamında;"... Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.01.2013 tarih ve 8 sayılı kararı uyarınca Kazan Adliyesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak Sincan Ağır Ceza Mahkemesinin yargı alanına bağlandığı anlaşılmakta ise de İş mahkemelerinin yetkisine ilişkin HSYK’nın 24/3/2005 gün ve 188 sayılı kararının II. bendine göre "Büyük şehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyük şehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine" ilişkin ilke kararı uyarınca davanın açıldığı tarih itibarıyla Kazan İlçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olduğu ve Ankara İş Mahkemelerinin yetkisinin devam ettiği, Sincan İş Mahkemesinin yetkisinin idari nitelikteki kararın alındığı 15.01.2013 tarihinden sonra açılan davalar için sözkonusu olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Ankara 4. İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir." şeklinde kabul edildiği,
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;"Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; "Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK'nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği,
Yukarıda anılan TC. Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi, 5235 Sayılı 7/3. Maddesi, HSK. Genel Kurulu'nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK'nun 04/04/2019 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı içtihadı ve Yargıtay .HD.'nin 16/05/2014 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı ilamı,Yargıtay .HD.'nin 12/06/2016 tarih ve ... Es. ... Kar. Sayılı ilamı 6100 sayılı HMK'nun ile 6102 sayılı TTK'nun ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, uyuşmazlık konusunun meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olduğu ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmasının gerektiği, Başka bir anlatımla her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK. Genel Kurulu'nun 07/07/2021 tarih ve 608 karar sayılı kararı ile "Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya İlinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına" karar verildiği, Yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, bu davalar yönünden davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiği,
Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)'nin 13/10/2021 tarih, ... Esas ... Karar sayılı ilamı ile; HSK'nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı nedeniyle görevsizliğine karar verilerek mahkememize tevzi edilen dosyadan verilen kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olduğu ayrıca Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi'nin 06/12/2021 Tarih ve ... Esas - ... Karar sayılı ilamı ve Konya Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesi'nin 23/12/2021 tarihli ve ... Esas - ... sayılı ilamı da dikkate alındığında dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)' nin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup, mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Ereğli(Konya) . Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli Ereğli(Konya) 1. Asliye Hukuk Mahkemesine(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde re'sen davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Tensip zaptının bilgi mahiyetinde taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 24/03/2022

Katip ... Hakim ...


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi