21. Hukuk Dairesi 2016/16649 E. , 2017/9575 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, birleşen davanın davalısı, aylık kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, aylığın yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline,
Davalı birleşen davanın davacısı, yersiz olarak ödenen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davalı birleşen davanın davacısı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Asıl dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve yeniden maaş bağlanması ile ödenmeyen aylıklarının faizleriyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Birleşen dava; ... tarafından 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen ...’e yersiz ödenen 39.992,48 TL. aylık tutarı ve işlemiş faizinin tahsili istemini ilişkindir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacı ..."in eşi B..."tan 08.12.2009 tarihinde boşandığı, 1983 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, ... Denetmeni tarafından düzenlenen 16.04.2014 tarih ...sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının aylığının kesilerek, Kurumca 19/03/2010-18/07/2014 tarihleri arasında ödenen 39.992,48 TL. aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ....ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve öden.ngeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Somut olayda; 16.04.2014 tarih ... sayılı denetmen raporunda; ...in 22.03.2010 tarihli beyanıyla “...” adresinde kayıtlı olduğu, boşandığı eşinin B...’ın ise 24.02.2010 tarihli beyanıyla “...” adresinde kayıtlı olduğu, B..."in adresinde alt kat komşusu (2. eş) ...‘ın beyanında, üst kat komşusunun ... olduğunu, oğlu ile yaşadığını, eşi ile boşandığını ve on beş gün önce ayağını kırdığı için kapıyı açmadığını,eski eşinin nerede olduğunu bilmediğini beyan ettiği, mahallede bulunan kahvede yapılan soruşturmada, mahalle sakinleri ...’ ın iki eşli olduğunu ve aynı binada yaşadıklarını, balıkçılık yaptığını, beyan ettikleri, Kurum kayıtlarından ... olay bilgilerinden araştırıldığında ...’ın muhtelif tarihlerde ... isimli kadından olma çocuklarını tanıdığı, kurum kayıtlarından Aile Hekimleri kontrol edildiğinde ... in adresinin Adana da olmasına rağmen ... te 6 nolu Aile Hekimi ... ‘a kayıtlı olduğu, muhtelif tarihlerde... ve Aile Hekimliğine gittiği denetim yapılan adresteki 3 katlı binanın tapu kaydının davacı, eski eşi ve ... isimli kişilerin üzerine tescilli olduğu, komşu beyanlarına göre davacının kuması ile birlikte aynı binada boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı kanaatine varılarak aylık kesme işlemi tesis edildiği,
... tarafından tanzim edilen raporun içeriği, denetim sırasında alınan tanık beyanları, ... kayıtları, davacının denetim sırasında eşinin adresinde bulunması, bu adresin tapuda davacı, eski eşi ve onun ikinci eşine kayıtlı olması ile tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22/11/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.
...