
Esas No: 2014/3939
Karar No: 2015/4602
Karar Tarihi: 15.06.2015
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/3939 Esas 2015/4602 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili aleyhine... 5. İcra Müdürlüğü"nün 2010/19284 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibe dayanak yapılan sözleşmede müşteri olarak gösterilen... isimli şahsın imzasının bulunmadığını, her ne kadar sözleşmede müvekkilinin kefil olarak imzası ile ismi var ise de, kefaletin geçerli olabilmesi için borcun varlığının gerekli olduğunu, kefaletin sözleşmenin fer"i niteliğinde olduğunu, geçersiz veya olmayan bir borca kefil olunmuş ise kefalet borcundan söz edilemiyeceği, takibe konu edilen sözleşmede asıl borçlunun imzası bulunmayıp borca da itiraz edildiğini ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı asıl borçlu... arasında yapılan kredili satış-cari hesap sözleşmesi uyarınca ... Şti."ne yayın hizmeti kullandırıldığını, davacının bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, imzaya itirazının bulunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında işyeri üyeliği satış formu düzenlenerek üyelik bedeli ödemesi yapıldığını, bu nedenle davacının borçlu olduğunun belli olup kefalet sözleşmesinin de geçerli olduğu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; takibe dayanak yapılan kredili satış cari sözleşmesinde, asıl borçlunun dava dışı... olduğu, davacının ise kefil olarak gözüktüğü, asıl borçlunun sözleşmede imzasının bulunmadığı, yine buna ekli olan muacceliyet protokolünde müşteri yazan kısımda asıl borçlunun imzasının da yer almadığı, asıl borçlu yönünden borç oluşmadığından, sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davacı yönünden de kefalet yükümlülüğünün oluşmayacağı, kaldı ki kefalet sözleşmesi geçerli kabul edilse dahi, kefaletin ne tür kefalet olduğu yazılı olmadığından adi kefalet olarak kabul edileceği, adi kefalette de asıl borçluya gidilmeden yahut gidilipte sonuç alınmadan kefile gidilemeyeceği, mevut sözleşme ile asıl borçluya icra takibi yapılmışsa da itiraz üzerine takibin durduğu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesine rağmen davalının itirazın iptali davası açmadığı, bu itibarla asıl borçluya müracaat edilmeyip sadece kefil hakkında işlem yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne kötüniyet ispatlanamadığından tazminatın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişitir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, taraf vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.