19. Hukuk Dairesi 2016/6402 E. , 2016/13297 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı ... Tütün Mamülleri ve Gıda Mad.Paz.Tic.Ltd.Şti ile davalı banka arasında imzalanan 07/03/2008 tarihli kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin teminatı olarak düzenlenen tarih ve miktar hanesi boş bononun müvekkili tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, dava dışı şirkete müvekkilinin imzası bulunmayan başka bir sözleşme kapsamında kullandırılan teminat mektubu bedelinin müvekkilinden haksız olarak tahsil edilmeye çalışıldığını, ayrıca teminat amacıyla bankaya verilen bononun da sonradan 3.000.000 TL bedelle doldurularak icra takibine konu edildiğini ileri sürerek, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın kredi sözleşmesi uyarınca 400.000 TL alacaklı olduğunu, ödeme emrinin sehven 3.000.000 TL üzerinden gönderilmiş ise de, maddi hata fark edilerek borçluya 400.000 TL üzerinden tekrar ödeme emri gönderildiğini, dolayısıyla, 2.600.000 TL"lik kısım için karar verilmesine yer olmadığını belirterek, kalan 400.000 TL yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının , dava dışı şirketin kredi borcuna kefil olduğunun dosya kapsamına göre sabit olduğu, davalı bankanın 2.600.000 TL alacak isteminden vazgeçtiği, bu alacak yönünden karar verilmesine yer olmadığı, 400.000 TL"lik alacak yönünden davacının borçtan sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilerek, Dairemizin 26/01/2015 gün 2014/15619 esas 2015/943 karar sayılı ilamıyla, davacının bononun sadece kendi imzası bulunan sözleşmenin teminatı olarak verildiğine yönelik iddiasını ispat edememesi sebebiyle tüm kredilerin teminatı olarak kabulü gerektiği, dava dışı asıl borçlunun bankaya borcu tespit edildikten sonra, davacının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, dava dışı asıl borçlunun bankaya olan borcunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, inceleme sonucu düzenlenen rapora göre, davalının teminat mektubu kredisi nedeniyle 400.000 TL asıl alacak ve fer"lileri yönünden alacaklı bulunduğunun anlaşıldığı, davalının bu bedeli ödemekle yükümlü olduğu, öte yandan, davalı banka 3.000.000 TL üzerinden takip başlatmakla birlikte, 06/06/2010 tarihinde talebini 400.000 TL olarak düzelterek davacıya yeniden ödeme emri gönderdiği, bu durumda, 2.600.000 TL yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığı gerekçeleriyle, 2.600.000 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 400.000 TL yönünden davanın reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı, 3.000.000 TL bedelli icra takibine konu olan senetten dolayı menfi tespit isteminde bulunmuştur. Ancak dava maktu harç ile açılmış, sonradan eksik harç tamamlatılmamıştır. Eksik harç ile dava görülemeyeceğinden, öncelikle davacıya dava değeri olan 3.000.000 TL üzerinden eksik harcın tamamlattırılmasından sonra davanın esasına girilmesi gerekir. Eksik harcın tamamlanmasından sonra, bozma kararımızda da bahsedildiği şekilde, davalı banka vekilinin, mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde, 400.000 TL alacaklarının bulunduğunu bildirmeleri, kendilerini bağlayıcı niteliktedir. Mahkemece, 400.000 TL dışında kalan, 2.600.000 TL alacak yönünden, dava konusu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, bu konuda esasa yönelik bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.