13. Hukuk Dairesi 2016/25814 E. , 2019/3026 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile iki adet kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmelerden kaynaklı kredi taksitlerini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine ilamsız icra takibine başlandığını, davalının borca itiraz ederek icra takibin durdurduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 6004697188 nolu taksitli kredi hesabından dolayı takibin toplam 11.805,21 TL, ... kredi mevduat hesabından dolayı toplam 3.755,68 TL alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalıya kullandırılan kredilerin taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle tüm alacağın muaccel olduğundan bahisle hesabı kat edilerek kalan tüm taksitlerin ödenmesi için davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe itirazın iptalini istemiş; davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuş; mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “... Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Davacı bankanın kredi sözleşmesinin 6. maddesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10. maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksitin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davalı"ya gönderilen 08.08.2014 tarihli ihtarının 26.08.2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ancak ihtarnamede belirtilen 7 günlük süre sonra ermeden 21.08.2014 tarihinde icra takibinin başlatıldığı anlaşıldığından, bu ihtar 4077 sayılı kanunun 10. maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılması mümkün değildir. Ancak, davacı, davalı borçlunun takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. O halde, mahkemece, davalının takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşmada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda bir nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, iki nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olamadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.