2918 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/31971 Esas 2020/13287 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/31971
Karar No: 2020/13287
Karar Tarihi: 21.10.2020

2918 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/31971 Esas 2020/13287 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karar temyiz edilmiş ve Yüksek Mahkeme tarafından incelenmiştir. Basit yargılama usulüne dair bir hüküm olan CMK'nin 251/3. maddesinin Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde düzenlenen \"suç ve cezaların kanuniliği\" ve \"lehe kanun\" ilkelerine aykırı olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Kararda, hüküm fıkraları arasında çelişki meydana getirilmesiyle ilgili bir durum da belirtilmiştir. Hüküm, CMUK'nin 321. maddesi uyarınca bozulmuş ve sanığın kazanılmış hakkı saklı tutulmuştur. Kararda belirtilen kanun maddeleri ise şu şekildedir:
- CMK'nin 251/3. maddesi
- CMUK'nin 321. ve 326/son maddeleri
- TCK'nin 50. maddesi
19. Ceza Dairesi         2019/31971 E.  ,  2020/13287 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 2918 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
    Dairemizin 28.09.2020 tarihli 2020/1515 E. 2020/11589 K. sayılı kararında gerekçeleri belirtildiği üzere;
    Basit yargılama usulüne dair esasları düzenleyen CMK"nin 251/3. maddesinin sadece bir usul hükmü olmadığı, aynı zamanda maddi ceza hukukuna dair bir hüküm olduğu, bu nedenle basit yargılama usulünün yürürlük tarihini gösteren Geçici 5/(1)-d. maddesinde yazılı "hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalar yönünden" kısmının Anayasa ve uluslararası sözleşme metinlerinde düzenlenen "suç ve cezaların kanuniliği" ve "lehe kanun" ilkelerine aykırı olduğu, Anayasa"ya ve tarafı olduğumuz temel haklara dair uluslararası sözleşmelere (ve özellikle AİHS"ye) aykırı bu durumun Yüksek Yargıtay tarafından dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla,
    Mahkemece sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikteki "basit yargılama usulünün" uygulanma şartları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    Kabule göre ise;
    Hüküm 3. fıkrasında, sanığın geçmişte kasıtlı suçtan sabıkalı olması, yeniden suç işlemesi ve suç işleme konusundaki eğilimi gerekçe gösterilerek sanık hakkında TCK" nin 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesine karşın, 4. fıkrasında, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının TCK" nin 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesine karar verilmek sureti ile hüküm fıkraları arasında çelişki meydana getirilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle CMUK"nin 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.