10. Hukuk Dairesi 2016/16001 E. , 2019/9067 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1989 yılından itibaren esnaf Bağ-Kur sigortalılık süresinin belirlenmesi ile 6111 sayılı Kanun dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 14.03.2013 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “…Kamu düzenine ilişkin olan eldeki davada; davacının isteminin öncelikle 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerine göre, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi olarak değerlendirilmesi gerektiği, mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında davacının 1479 sayılı Yasanın 24. ve 25. maddesi kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının araştırılması, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi,” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Mahkemece, bozma sonrasında bozmaya uygun bir şekilde değerlendirme yapıldığından bahsedilmesi mümkün olmayıp, uyulan bozma ilamı kapsamında, davacının isteminin öncelikle 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerine göre, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi olarak değerlendirilmesi ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki tescilinin 03.09.2001 tarihli olması nedeniyle, bu tarihte yürürlükte bulunmayan 1479 sayılı Yasanın geçici 18’inci maddesi hükümlerinin uygulama olanağının bulunmaması karşısında, 16.04.1987 - 04.10.2000 (hariç) tarihleri arasında sigortalılığının tespitine dair karar verilmesi gerekirken, davacının yaptığı ödemenin niteliğini değiştirmek suretiyle aksi gerekçelerle yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.