21. Hukuk Dairesi 2017/980 E. , 2017/9498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVALILAR :1- ... 2- ... 3-... mirasçıları
... 4- ... 5- ... 6- ...
7- ... 8- ... 9- ... Vek. Av. ...
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
2-Dava, iş kazasına dayanan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalılar aleyhine müteselsilen sorumlu sayılmak üzere 10.883,99TL maddi, 5.000,00TL manevi tazminat kararı verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; iş kazasının 16.01.2003 günü gerçekleştiği, bu kazada davacının malul kaldığı ve olayda %50 müterafik kusurlu olduğu, 19.06.2003 tarihinde açılan kısmi dava ile 5.000,00TL maddi ve 5.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu, 27.04.2015 tarihinde davanın ıslah edildiği ve maddi tazminat talebinin toplam 10.883,00TL"ye çıkarıldığı, ıslah dilekçesinin davalılar vekilince 13.05.2015 tarihinde tebellüğ edildiği ve ıslaha karşı zamanaşımı def"inin 15.05.2015 havale tarihli dilekçeyle ileri sürüldüğü, davalılar vekilinin temyiz talebinde zamanaşımı def"ini itiraz konusu yaptığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu bu tür davalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 125.) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı, failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Davaya konu olayda, davacının iş kazası neticesinde gelişen bir duruma bağlı maluliyet değişiminin ve zararının olmadığı açıktır.
Somut olayda maddi ve manevi tazminat taleplerinin, 19.06.2003 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakların saklı tutulması suretiyle kısmi dava ile istenildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir.
Islah dilekçesini 13.05.2015 günü tebliğ alan davalılar vekili 15.05.2015 havale tarihli dilekçe ile süresinde zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür. Bu kapsamda dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı şekilde karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak nitelikte maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine
20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....