Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK"nun 72. maddesinin 1. fıkrasına göre borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasında; davanın borçlu lehine hükme bağlanması halinde; “... Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %40"ından az olamaz” hükmü yer almaktadır.
Menfi tespit davası sonunda borçlunun alacaklıya borçlu olmadığını hükme bağlayan bölüm bir tespit niteliğinde olduğundan ayrıca takip konusu yapılamaz. Ancak eda hükmü niteliğindeki borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ile tazminata ilişkin bölüm ilamlı takibe konu edilebilir. Ancak İİK"nun 72/5. maddesi hükmüne göre işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmış olup, tazminat ve giderler esasla ilgili hükmün eklentileridir. İlamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklentilerin de borçludan istenmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir (HGK 07.11.1990 tarih ve 1990/12-446 E., 564 K.).
Somut olayda E.O."un bonoya dayalı olarak H.A."a karşı Denizli 4. İcra Müdürlüğünün 2007/2992 esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, takipten sonra dosya alacağının Y.Y.tarafından temlik alındığı, H.A."ın bu takibin alacaklısı olan E.O. aleyhinde menfi tespit davası açtığı, temlik alacaklısının davaya dahil edildiği, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.05.2009 tarih ve 2007/264 E., 2009/114 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne, davacı H.A.ın temlik alacaklısı Y.Y."e borçlu olmadığının tespitine, temlik alacaklısı davalının kötüniyeti ortaya konulamadığından ve koşullar oluşmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 06.12.2010 tarih ve 2010/14077 E., 2010/16279 K. sayılı düzelterek onama ilamında, özetle İİK"nun 72/5. maddesi hükmüne göre, yargılama sonucunda takibe konu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından ve dolayısıyla davacı aleyhinde takip yapılmasında kötüniyetli olunduğundan davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle hüküm fıkrasının 2. bendinin hükümden çıkartılarak yerine “asıl alacak üzerinden %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiş olup, mahkeme kararının 01.02.2011 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmektedir.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi"nin yukarıda belirtilen kararını düzelterek onayan Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ilamı ile hükmedilen kötüniyet tazminatı 24.000 TL"nin tahsili için alacaklı H. A.tarafından borçlu Y.Y.hakkında Denizli 4. İcra Müdürlüğünün 2011/2854 esas sayılı dosyası üzerinden ilamlı icra takibi başlatılmış olup, borçlu Y.Y, icra mahkemesine yaptığı şikayette takibe konu ilamda iki davalının olup, kendisinin önceki takipte temlik alacaklısı olduğunu, takibi yapan ve kötüniyetli olan E. O.aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, kendisinin bu tazminattan sorumlu olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.
Ancak yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi"nin menfi tespit kararında, davacının, davalı Y.Y."e borçlu olmadığının tespitine, hükmün 2. bendinde ise, temlik alacaklısı olan davalının kötüniyeti ortaya konulmadığından ve koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin düzelterek onama ilamında, hükmün 2. bendi kaldırılıp yerine "asıl alacak üzerinden %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" ibaresi eklenmiştir. Bu hükümde tazminata mahkum edilen davalı Y.Y,olup, adı geçen hakkında kötüniyet tazminatının tahsili için takip yapılması ilama uygundur. İcra mahkemeleri hükmün aynen infazına karar vermekle görevli olup, hükmü yorum yolu ile değiştiremezler.
Öte yandan H.A."ın, Denizli 4. İcra Müdürlüğünün 2007/2992 Esas sayılı takibi ile ilgili olarak menfi tespit davasından başka, Denizli 1. İcra Mahkemesi"ne imza itirazında bulunduğu, anılan mahkemenin 14.05.2009 tarih ve 2007/375 E., 2009/474 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına, asıl alacağın %40"ı oranında tazminatın davalı E. O.tan alınıp davacıya verilmesine, davalı Y.Y."in temlik alacaklısı olması ve senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmaması nedeniyle kötüniyeti ya da kusurunun olmadığı anlaşıldığından tazminattan sorumlu tutulmamasına karar verildiği, Dairemizce verilen kısmi bozma ilamı uyarınca, Y.Y.in tazminattan sorumlu olmadığı hususunun kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Anılan icra mahkemesi kararının, Y.Y.i kötüniyet tazminatından sorumlu tutmaması, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi"nin takibe konu tazminat ilamının yorumunda gerekçe olarak kullanılamaz. Nitekim icra mahkemeleri, icra ve iflas süreci içinde ortaya çıkan sorunları çözümlemek ve kanunda kendisine verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş bulunan özel mahkemelerdir (Tanrıver Süha, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Ankara 1996 sh.54). İcra mahkemelerince verilen hükümler, takip hukuku alanında genel mahkemelerce aksine bir karar verilmedikçe uygulanabilir. Mahkemece, icra mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının, takibin iptaline gerekçe yapılması isabetsizdir.
Mahkemece, ilama uygun olarak yapılmış icra takibine yönelik iptal isteminin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.