Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/12698
Karar No: 2017/1541
Karar Tarihi: 15.03.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12698 Esas 2017/1541 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/12698 E.  ,  2017/1541 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/07/2015 tarih ve 2013/131-2015/253 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkili şirketin ev tekstili faaliyetinde bulunduğunu TPE tarafından tanınmış marka olduğu kabul edilen "..." markası ile "..." ibaresini asıl veya tek unsur olarak barındıran çok sayıda markanın sahibi olduğunu, davalı Şirket"in bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “... ...+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPE’ne başvuruda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından ititazda bulunulduğunu, oysa markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, davacıya ait tanınmış markanın 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 8/4 hükümleri uyarınca korunması gerektiğini ileri sürerek TPE-YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı TPE vekili; görsel, işitsel ve anlamsal olarak başvuru konusu işaretler benzer ise de çekişmeli malların davacı markalarıyla ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer olmadığını tanınmışlığın tescil engeli olması koşullarının gerçekleşmediğini, başvuru sahibinin önceki markasının kazanılmış hak oluşturmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı şirket vekili; davacı markaları ile müvekkili başvurusu arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, kullanıldıkları emtia sınıfının da farklı olduğunu davacının ev tekstilinde tanınmış olduğunu iddia ettiği, oysa müvekkili markalarının da mutafak eşyaları ile züccaciyede tanındığını, kaldı ki önceki markalarının müktesep hak oluşturacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacınınn ... ibareli tescilli çok sayıda markası olduğu gibi davalının da 8 ve 21 sınıftaki bazı mallar için 1997 yılından itibaren muhtelif sayılarla tescilli ... markalarının olduğu, farklılaşan mallar açısından ilişkilendirme ve iltibas ihtimallerinin oluşmayacağı, davacı markalarının özellikle ev tekstili emtia ve sektöründe tanındığı; bu tür malların ortalama tüketici kitlesinin özellikle yetişkin bayanlar ve yetişkin kişilerden oluştuğu; ancak sık ve günlük alınan ürünler olmadıkları, başvuru kapsamındaki 8. sınıftaki değerli madenlerden olanlar dahil yukarıda dökümü yapılan mutfak ve yemek takım ve aletlerinin alıcılarının da aynı veya benzer olduğu, benzer ihtiyaçları karşıladığı günümüzde mağazacılık sektörünün ulaştığı boyut düşünüldüğünde aynı veya benzer yerlerde satışa sunuldukları bu nedenle malların düşük düzeyde de olsa benzer sayılabileceği, ancak davalının renk kombinasyonlu haliyle markasını başvurudan geriye dönük 6 yılı aşkın bir süre 2005"ten başlamak üzere markasal biçimde ve logoyu da içerecek şekilde, fatura, iş evrakı, broşür, yazılı basında yayınlanan reklamlarında yoğun şekilde kullandığı, esasen davalının 1997/20675, 2000/28662 sayılı ve "..." ibareli yine en son çekişmeli logoyu da içeren 1998/19473 sayılı "..." ibareli mallarla aynı veya aynı tür emtia yönünden tescilli markalarının bulunduğu, bu markaların başvuru yönünden kazanılmış hak oluşturacağı, YİDK kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Mahkemece, dava konusu 2010/67905 sayılı "... ... + Şekil" ibareli marka başvurusunu oluşturan işaretin ve başvurunun kapsadığı 8. sınıf mutfak aletleri emtiası ile davacının itirazına dayanak "..." asıl unsurlu tescilli markalarının ve bu markaların kapsadığı ev tekstili ürünlerinin uyuşmazlık tarihinde yürürlükteki 556 sayılı KHK 8/1-b bendi anlamında benzer oldukları, ancak davalının "dünya şekli üzerindeki dalgalı gri çizgi ve kırmızı kuşak silüeti" de dahil olmak üzere uyuşmazlık konusu başvuruyu oluşturan işareti geriye dönük altı yılı aşkın bir süredir tescilsiz kullandığı, tescilli markaları ve aynı unsurları ve renkleri de taşıyan " ..." ibareli 2010/67905 sayılı markası bulunduğu, bu kullanım ve markaların varlığının başvuru yönünden davalı lehine kazanılmış hak oluşturacağı kabul edilerek dava reddedilmiştir.
    Dairemizin 19/09/2008 tarih 7547/10251, 14.11.2008 tarih 11505/1283 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, farklı kişiler adına sicile tescilli mükerrer markaların varlığı halinde, mükerrer marka sahiplerinden birisinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilmesi için; daha önceki markanın tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmamış olması ve önceki markasının asli unsuru muhafaza edilerek marka sahibi ile bağlantısı ve tüketici nezdinde bıraktığı izlenim korunmak suretiyle seri marka yaratmak amacı taşıması, öte yandan da diğer işletme adına tescilli mükerrer markaya yakınlaştırma, benzeştirme vb. şekillerde karıştırılma tehlikesini yol açılmaması ve bu yolla haksız yararlanma sonucunu doğurmaması gereklidir.
    Davalı adına siyah/ beyaz renk unsurları ile tescilli önceki marka "Dünya şekli ve üzerindeki beyaz dalgalı kuşak zemininde siyah harfle ..." kelimesinde oluşmakta iken, söz konusu şekil ve renk unsurlarının gri, kırmızı ve beyaz tonlarıyla renklendirilmesi suretiyle yapılan dava konusu başvurunun davacının "gri çerçeveli ve kırmızı renk zeminden oluşan dalgalı kuşak üzerine beyaz renkli harflerle yazılı ... kelimesi" işaretini taşıyan tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer oldukları hususu da esasen mahkemenin kabulünde olmasına karşın, yukarıda açıklanan gerekçe itibariyle davalı yanına müktesep hak oluştuğu sonucuna varılmıştır.
    Ancak, öncelikle mahkemece aynı renk kombinasyonu ve yazı karakteri ile davalı adına tescilli 2010/67905 sayılı markanın da bulunduğu belirtilmişse de, söz konusu 2010/67905 sayılı marka işbu davada uyuşmazlık konusu olan marka olduğundan mahkemece davalı şirket lehine müktesep hak oluşturduğu kanaati hatalı bir tespiti içermektedir. Aynı şekilde, davalının başvurudan önceki altı yılı aşkın kullanımının ise tescilsiz kullanım niteliğinde olduğu açıklanmıştır. Dairemizin yukarıda belirtilen içtihatlarında da benimsendiği üzere, 556 sayılı KHK 7/1-b ve 8/1-b maddelerindeki mutlak ve nispi ret engellerine karşın bir seri marka başvurusunun sicile tescil edilebilmesi için; her iki taraf adına da mükerrer olarak tescilli markaların bulunması gerekmektedir. Seri marka başvurusu, yukarıda açıklanan tescil engellerinin istisnasını oluşturur ve istisnaların dar yorumlanması da hukukun genel ilkesidir. Bunun aksine bir uygulama istisnaların asıl kural haline gelmesine yol açacağından kabul edilemez. Bu bakımdan, başvuru konusu işaretin daha önce davalı tarafından tescilsiz olarak kullanıldığına dair savunmanın da 556 KHK 8/1-b ve 42. maddelerine dayalı işbu davada dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
    O halde, dava konusu başvurunun davalının önceki tescilli markasındaki asli unsurları taşımasına rağmen, anılan unsurlara ek olarak gerçekleştirilen renk kombinasyonu ve harflerin tertip tarzı itibariyla davacının tescilli markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesi ve haksız yararlanmaya yol açacağının kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi