4. Hukuk Dairesi 2015/5459 E. , 2016/5067 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı .... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/06/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya ait " .. " isimli internet sitesinde, " ... " vb. başlıklarla yayınlanan haberlerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu belirterek; yayın içeriklerinin hukuka aykırılığının tespitini ve manevi tazminat ödetilmesini talep etmiştir.
Davalı, internet sitesinde yer alan haberlerin gerçek bilgilere dayandığını, şirket kayıtlarının da bunu doğruladığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu yayınlar ile davacı şirketin ticari itibarına ve saygınlığına zarar verildiği, konu ile ifade arasında düşünsel bağın bulunmadığı ve haberlerde kamu yararı olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
.. birçok kararında; “...” belirtmiştir.
İfade özgürlüğü ve bu bağlamda basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu unutulmamalıdır. Sınırlamanın kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması da gözetilmelidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı ...., yabancı ve yerli ortaklı, halka açık ve ülke ekonomisinde etkin olan bir şirkettir. Bu niteliği itibari ile şirket bünyesinde yaşanan ve hisse sahipleri ile kamuyu ilgilendiren konuların, kamu yararı çerçevesinde kamuoyu ile paylaşılması ve şirketin basının merceği altında olması olağandır. Şirketin yabancı ortaklarının .. tazminat davaları açtıklarına, şirket .. tarafından “ ...” şeklinde açıklamaların yapıldığına, bir kısım şirket çalışanlarının haberleşmenin gizliliğini ihlal, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak vb. suçlardan sanık olarak yargılandıklarına ilişkin belge ve bilgiler dosya arasında bulunmaktadır. Tüm dosya kapsamı ve yayınlar bütün halinde değerlendirildiğinde; haberlerin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğunun, yayınlanmasında kamu yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemez.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalının tazminatla sorumlu tutulması ve yayın içeriklerinin hukuka aykırılığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.