14. Hukuk Dairesi 2020/4427 E. , 2021/1512 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25/09/2014 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/10/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının müvekkilinin kızı olduğunu, davalı adına kayıtlı 3183 ada, 22 sayılı parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2 No"lu bağımsız bölümü gerçekte müvekkilinin satın aldığını, ancak müvekkilinin işleri nedeniyle taşınmaz kaydının kızının üzerine yapıldığını, taşınmaz bedeli olan 114.550,00TL"yi satış günü müvekkilinin ödediğini ve ödemeye ilişkin dekontların bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedeli olan 114.650,00TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekilinin temyiz etmesi üzerine Dairemizin 12.11.2018 tarih, 2016/8315 esas 2018/7674 karar sayılı ilamıyla "dava konusu 3183 ada, 22 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 No"lu bağımsız bölümün 08.02.2011 tarihinde 2762 yevmiye nolu resmi senet ile dava dışı satıcı ... adına kayıtlıyken 94.500,00TL bedel ile davalı adına satış yoluyla intikal ettiği, davacı vekili tarafından; dava konusu taşınmaza ilişkin 07.02.2011 ve 09.02.2011 tarihlerinde 2 defa ayrı ayrı (102.550,00TL ve 12.100,00TL) davalı hesabına "ev satış bedeli" açıklaması ile İş Bankasından para yatırıldığı taşınmazın davacı tarafından gönderilen paralarla satın alındığının ileri sürüldüğü, mahkemece tanık delili ve tarafların göstermiş oldukları diğer deliller de göz önüne alınarak davada dayanılan 07.02.2011 ve 09.02.2011 tarihli ödeme belgelerinin yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılamayacağının değerlendirilmesi, ondan sonra çekişmenin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği’’ gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
Somut olaya gelince; mahkemece, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/18459 esas, 2020/4093 karar sayılı ilamında banka dekontunun yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiği, 07/02/2011 ve 09/02/2011 tarihli ödeme belgelerinin anılan içtihat uyarınca yazılı delil başlangıcı olduğu, dinlenen tanık beyanlarından da dava konusu taşınmazın bedelinin davacı tarafından ödediğinin sabit olduğu, dekontlarda "ev satış bedeli" olarak açıklamaya yer verildiği gerekçeleri ile davanın kabulüne, 3183 ada 22 parselde kayıtlı 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile, davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamıyla uyumlu olmamıştır.
Davalı adına 3. kişiden satın alınan dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün satış bedelinin davacı tarafça gönderildiği uyuşmazlık konusu değildir. Dava inanç ilişkisine dayandığından uyuşmazlık yanlar arasında inanç ilişkisi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamında davacı ile davalı arasında yapılan ve daha sonra taşınmazın davacıya iade edileceğine ilişkin bir inanç sözleşmesinin varlığı ispatlanamamıştır.
Bu durumda Mahkemece, yanlar arasında inanç ilişkisinin ispatlanamaması nedeniyle inanç sözleşmesine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.