23. Hukuk Dairesi 2014/5754 E. , 2015/4508 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
- K A R A R -
1-Müdahil... A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesi süresi içerisinde temyiz defterine kaydedilmiş ise de, temyiz harcının yatırıldığına ilişkin bir makbuza rastlanmamıştır.
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5230 sayılı ...Türk Anonim Şirketinin ...Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un 11.maddesi uyarınca 4603 sayılı Kanun"a tâbi bankalarca yeniden yapılandırma sürecinde açılmış veya açılacak davalarda yargı harcından muafiyet getirilmiş olup, 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalardan olan T.C....’nın anılan yasa maddesi uyarınca mahkemeler nezdinde açtıkları veya açacakları davalarda harçtan muafiyeti bulunup, aleyhine açılmış veya açılacak davalarda yargı harçlarından muafiyeti bulunmamaktadır.
4603 sayılı Kanun’un 2/2. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinde itibaren 10 yıl olarak öngörülen yeniden yapılandırma süresi, aynı maddenin yetki verdiği ...Kurulu"nca 06.11.2010 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren kararı ile 25.11.2010 tarihinde itibaren 5 yıl uzatılmıştır. 30.12.2013 temyiz tarihi itibariyle müdahil T.C.... A.Ş. bu nedenlerle temyiz harcına tabidir.
Öte yandan, 492 Sayılı Harçlar Kanunu"nun 123/son maddesinde, 5766 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca harç istisnası, yurt dışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerle sınırlı olmak üzere uygulanmaktadır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi"nin 14.01.2010 tarih ve 2008/81 E, 2010/8 K sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.10.2010 tarih ve 12-443 E, 471 K. sayılı ilamları da bu yöndedir. Uyuşmazlık, davalı banka tarafından verilmiş kredi sözleşmesinden kaynaklanmamaktadır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK"nın 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas,1985/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK"nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır.
Ayrı tüzel kişilikleri haiz ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan davacılar yönünden verilen iflasın ertelemesine ilişkin hüküm, bağımsız bir hüküm niteliğinde olup, müdahil... A.Ş. vekili tarafından iflas kararı verilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edildiğinden, her bir davacı yönünden ayrı temyiz başvuru ve temyiz harcına tabi olacaktır. Hükmü temyiz eden müdahil... A.Ş. vekili tarafından verilen temyiz dilekçesi, temyiz defterine kaydedilmiş ise de 03.04.2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin 48. maddesi uyarınca her iki davacı yönünden ayrı ayrı temyiz başvuru harcı ve temyiz karar harcı alınması gerekirken, ayrı ayrı temyiz başvuru harcı ve temyiz karar harcı yatırıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığından, yatırılmışsa buna ilişkin belgenin dosya içerisine konulması, yatırılmamışsa yatırılması için HUMK"nın 434/3. maddesi uyarınca muhtıra çıkarılması, sonucuna göre gerektiğinde aynı hüküm uyarınca mahkemece bir karar verilmesi,
2-7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmeliğin 26. maddesi "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir. Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahdemlerden birine, işyeri ev ise memur ya da müstahdemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine tebligat yapılması gerekir. Tebligat Kanunu"nun 20. maddesinde ise, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılışsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır." hükmüne; Yönetmeliğin 29. maddesinde," 21, 22, 23, 25, 26 ve 27. maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, gerekçeli karar müdahiller, ... A.Ş. vekili adına tebliğe çıkarılmış ve daimi çalışanlarına tebligat yapılmış ise de, tebliğ belgelerinde muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği görülmüştür. Tebligat Kanunu"nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da tebliğ belgesinde bulunmamaktadır. Bu tebligatlar, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir.
Bu durumda, gerekçeli karar adı geçen müdahillerin vekillerine usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, yasal temyiz süresinin beklenmesi ve hükmü temyiz eden olması halinde, temyiz dilekçesinin davacılar vekiline tebliği ile temyiz cevap süresinin beklenmesi,
3- 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Kanun ile değişik İİK"nın 179/a maddesinin 1. ve 2. fıkraları, "Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." hükmünü içermektedir.
Mahkemece, iflas erteleme talebi ile ilgili ilânlar yapılmış ise de, iflas erteleme talebinin ticaret siciline tesciline ilişkin belgeye rastlanmadığından varsa tescile ilişkin evrakın dosya içerisine konulması, aksi takdirde tescil işlemi yaptırılarak, buna ilişkin sicil cevabının eklenmesi, müdahale dilekçesi verilmesi halinde, gerekçeli kararın yeni müdahil ya da müdahillere usulüne uygun olarak tebliğ edilip, yasal temyiz süresinin beklenmesi ve hükmü temyiz eden olması halinde, temyiz dilekçesinin davacılar vekiline tebliği ile temyiz cevap süresinin beklenmesi,
İçin dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.