1. Ceza Dairesi 2017/630 E. , 2017/4922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : CMK.nun 223/2-e maddesi uyarınca beraat.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Oluşa, tüm dosya kapsamına göre; sanık ile katılan arasında bahçe sınırı nedeniyle önceye dayanan husumet bulunması, bu husumet nedeniyle sanığın, olay günü tarafların arazilerinin sınırını belirleyen taşların yerinin değiştirilmesi sebebiyle önce katılanın oğlu İlyas ile sonrasında ise katılanla tartışması, sanığın katılanı olay yerine çağırması, katılanın oğlu olan tanık İlyas"ın, sanığın, katılan olan babasının başına taşla vurduğunu gördüğünü ifade etmesi, katılanın kafatasının sağ temporal bölgesinde, kişinin yaşamını tehlikeye sokacak ve hayat fonksiyonlarına etkisi orta (3) derecede olan kemik kırığı saptanmış olduğu olayda;
Sanığın katılanı kasten yaralamaktan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken oluşa uygun düşmeyen yanılgılı değerlendirme sonucu beraat kararları verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçeyle BOZULMASINA, 11/12/2017 gününde Üye ...’nın karşı düşüncesi ile oyçokluğu ile karar verildi.
OLAY: 10/06/2012 tarihinde bahçe sınırı nedeniyle, sanık ... ile
mağdur ...’ın tartıştıkları, bu sırada mağdurun kafatası sağ temporal bölgeden yaşamını tehlikeye çokacak 3. derece kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; mağdurun düşme nedeniyle mi, yoksa sanığın taşla vurması nedeniyle mi yaralandığının belirlenmesi ve buna göre sanığın hukuki durumunun tesbitinden ibarettir.
DELİLLER:
Sanık ...’nın bahçesi ile mağdur ...’nin tarlasının bitişik olduğu, taraflar arasında sınır uyuşmazlığı bulunduğu, olay günü tartıştıkları kuşkusuzdur.
Bilirkişi raporuna göre; olay yeri 45 derece eğimlidir.
Sanık, aşamalardan itibaren mağdura vurmadığını, yaşlı olan mağdurun yerden aldığı taşı sınır olarak belirttiği yere koymak için kaldırdığı sırada zeminin meyilli olması nedeniyle dengesini kaybedip düştüğünü, yaralanmasının düşmeden kaynaklandığını savunmuş, mağdur ... ise, sanığın bir kg. ağırlığındaki taşı atması nedeniyle yaralandığını iddia etmiştir.
Mağdurun oğlu ... ile ..., ..., ... tanık olarak dinlenmişlerdir.
... aynı gün jandarmadaki ifedesinde; “...babam tek başına ...’ın yanına gitti. Daha sonra küçük bir çocuk yanıma gelerek bana babam Fevzi’nin arazinin içinde kanlar içinde yattığını söyledi. Tarlaya gittiğimde babam yerde baygın şekilde yatıyordu.” demiş, sonraki ifadelerinde; sanığın babasına taşla vurduğunu gördüğünü söylemiştir.
Tanıklar ... ve ... ; mağdurun nasıl yaralandığını görmediklerini beyan etmişlerdir.
İlk defa duruşmada dinlenen tanık ...; mağdurun elindeki taşı koymak için hamle yaptığında sırtüstü düşüp başını çarpttığını söylemiştir.
Mahkemece olay mahallinde keşif yapılmıştır. Keşifte hazır bulunan bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda “mağdur ...’ın anlatımına göre; sanığın kendisine attığı taşın yaklaşık 1 kg. aralarındaki mesafenin 5,7 metre olduğu, bu mesafeden kafaya atılan taşın mağdurun kafasında daha ağır ve ölümcül sonuç doğurabileceği yazılıdır.
Bu yaralanma nedeniyle mağdurun kafatasında sağ temporal bögede ikinci derecede kırık oluştuğu, kişinin yaşamının tehlikeye girdiği raporundan anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda; mağdurdaki yaralanmanın künt travmatik tesirle meydana gelmesi mümkün olabileceği gibi, yere düşüp kafasını taşa çarpması ile de husulünün mümkün olabileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE AZINLIK GÖRÜŞÜ:
Dosya kapsamına göre; mağdurun raporunda belirtildiği şekilde yaralandığı açıktır.
Bu dosyada çözülmesi gereken sorun, mağdurdaki yaralanmanın kendiliğinden düşme nedeniyle mi, yoksa sanığın attığı taşın mağdurun kafasına isabet etmesi sonucu mu gerçekleştiğini tesbitten ibarettir.
Tanıklar ... ve ...olayı görmemişlerdir.
Mağdurun oğlu olan tanık İlyas, olay günü jandarmaya verdiği ifadede; olayı görmediğini beyan etmiş, sonraki ifadelerinde; mağdur babası lehine hareketle sağının babasına vurduğunu gördüğünü söylemiştir. Mağdurun oğlu olan bu tanığın olay günü verdiği ifadeden sonraki anlatımlarına itibar edilemez.
Soruşturma evresinde dinlenmeyip sonradan ortaya çıkan ve mağdurun kendiliğinden düştüğünü gördüğünü beyan eden tanık ... ifadesi de inandırıcı olmaktan uzaktır.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporunda; mağdurdaki yaralanmanın uzaktan atılan taş ile de, dengeyi kaybedip düşerek kafayı yere çarpmakla da olabileceği belirtilmiştir.
Mağdur ilk ifadesinden itibaren, sanık tarafından atılan taşla yaralandığını iddia ederken, sanık değişmez şekilde mağdurun sınıra koymak için taş kaldırırken dengesini kaybedip düşerek kafasını taşa çarptığını söylemiştir.
O halde;
Tanık ifadeleri yetersiz ve çelişkili olduğundan bu ifadelere itibar edilemez.
Mağdur ve sanık ifadeleri tutarlı olup, Adli Tıp Kurumu raporuna göre yaralanmanın ikisinin iddia ettiği şekilde de meydana gelmesi mümkündür.
Dahası, olay yeri taşlık ve 45 derece meyillidir. Olay tarihinde 66 yaşında olan mağdurun bu derece meyilli yerden aldığı taşı kaldırırken dengesini kaybedip düşerek başını yerdeki taşa çarpması mümkün olabileceği gibi, sanık tarafından atılan taşla yaralanmış olması da mümkündür. Dosya kapsamına göre, yaralanmanın nasıl olduğu kuşkuludur. Kuşkudan sanığın yararlanacağı da ceza hukukunun temel kuralıdır.
Bu itibarla, sanığın beraatine ilişkin yerel mahkeme kararının onanması gerektiği gürüşünde olduğumdan, sanığın cezalandırılması gerektiği yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.