11. Hukuk Dairesi 2015/13490 E. , 2017/1515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 29/06/2015 tarih ve 2015/242-2015/94 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; “...” markasının elli yılı aşkın süreden müvekkili tarafından kullanıldığını, davalının "... ... " markasını kendi adına ve müvekkili ile aynı iştigal alanına ilişkin sınıflarda tescil ettirdiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin "..., ... , ... , ... , ... , ... " ibareli ve yine “...” ibaresi ile başlayan bir çok markanın Türk Patent Entstitüsü nezdinde hak sahibi olduğunu, davalının markasının, müvekkili şirkete ait markalar ile iltibas oluşturduğunu, iddia ederek davalı adına kayıtlı "... ... " ibareli markanın hükümsüzlüğü ile terkinine, davalının ticaret sicil kaydının terkinine, davalının marka hakkına tecavüz teşkil etmekte olan yayın, ilan, broşür ve dökümanlarının toplanarak imhasına, bu konudaki mahkeme kararının yurt genelinde yayın yapan gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; hükümsüzlüğü istenilen 2006/... sayılı "... ... " ibareli markanın müvekkili tarafından kanuna uygun ve haklı olarak kullandığını, müvekkilinin, Türk Patent Enstitüsü nezdinde 29, 35 ve 43. mal ve hizmet sınıfında tescil ettirerek marka tescil belgesi aldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre; davalının kullanmış olduğu 2006/63418 tescil numaralı "... ... " markası ile davacının kullanmış olduğu "..." markasının ayırt edici unsurlarının ve hizmet sınıflarının aynı olduğu, bu nedenle davacının markasının tescil tarihi de dikkate alındığında "..." ibaresinin kullanılmasında 556 sayılı KHK"nin 8. maddesi kapsamında üstün hakkın davacıya ait olduğu, bu bakımdan markanın davalı tarafından kullanımının iltibas oluşturduğu, davalının kullanmış olduğu markanın tescilli olması, dava tarihinden önce sicilden terkin edilmemiş olması karşısında kullanımının yasal olduğu, bu nedenle markanın kullanıldığı ürünlerin imhasına ve ayrıca tecavüzün giderilmesine karar verilemeyeceği, davalının "... ... " olan ticaret unvanını 24.02.2006 tarihinde tescil ettirdiği, 06.11.2006 tarihinde de iş bu davanın açıldığı, dolayısıyla arada 8 ay 10 günlük bir sürenin bulunduğu, bu sürenin de uzun süre sessiz kalma şeklinde yorumlanamayacağı, ayrıca davalının ticaret unvanında kullanmış olduğu kılavuz sözcük olan "..." ibaresinin iltibasa neden olduğu, bu nedenle de sadece bu ibarenin ticaret unvanından çıkartılması gerektiği kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.