11. Hukuk Dairesi 2016/3010 E. , 2017/1507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/11/2015 tarih ve 2014/370-2015/989 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.03.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ..., asıl ve birleşen davada davacı ile asıl davada davacı vekili Av. ..., asıl davada davalılardan asil ..., asıl davada davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili asıl ve birleşen davada, müvekkillerinin davalı şirketin büyük hissedarları olduklarını, davalı ..."ın hileli davranışları ile şirketi ele geçirmeye çalıştığını, sahte imzalar ile müvekkillerine ait payların devri konusunda karar alındığını ve hisse devirlerinin pay defterine işlendiğini, 05/05/2011 tarih 2011/3 sayılı ve 22/05/2011 tarih, 2011/4 sayılı yönetim kurulu kararları ile olağan genel kurul için gerekli işlemlerin başlatıldığı 2011/3, 4 sayılı yönetim kurulu kararları ile pay devrine ilişkin 2011/6 sayılı yönetim kurulu kararı altındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, hisse devirlerinin dayanağı olan 4 adet tarihsiz hisse devir ve temlik senetlerinin altındaki imzaların da müvekkillerine ait olmadığını, sahte belgeler ve sahte yönetim kurulu kararları ile hisse devir işlemlerinin tamamlandığını, bu devirlerin akabinde sahte belgeler ile yapılan çağrı neticesinde 22/06/2011 tarihinde genel kurul yapılarak yönetim kurulu başkanlığına ..."ın getirildiğini ve 2011/7 sayılı yönetim kurulu kararı ile de davalı şirketi ..."ın münferiden temsile yetkili kılındığını, yapılan bu işlemlerin yoklukla malul olduğunu ileri sürerek, müvekkillerine ait hisselerin ..., ..., ... adına pay defterine kaydına ilişkin 24/05/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile pay devri işlemlerinin iptaline, davacı ..."in 2400 adet, davacı ..."ın 2397 adet hisseye sahip olduğunun tespiti ve hisse devir işlemine ilişkin pay defterindeki tescil kararlarının iptaline, bu hisselerin davacılar adına tesciline ve 2011/7 sayılı yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın 3 aylık yasal sürede açılmadığını, yönetim kurulu kararlarının TTK 391. maddesi gereğince iptalinin talep edilemeyeceğini, davalı şirketin bir aile şirketi olup davacı ..."ın davalı şirketteki hisselerini kardeşi olan müvekkiline devretme hususunda anlaştıklarını ve bu hususta düzenlenen yazılı sözleşmenin davacı tarafından imzalanarak müvekkiline gönderildiğini, hisse devri ile ilgili olarak 24.755 Euro ve 72.400 Euronun davacının talebi üzerine davacının diğer şirketi olan ... Ltd. Şti."nin banka hesabına yatırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, müvekkillerinin dosyada bahsi geçen yönetim kurulu altındaki imzalar ve şirket hisselerinin devri ile ilgili işlemlerde herhangi bir iştiraklerinin ve katkılarının olmadığını, bu olay nedeniyle müvekkillerinin de mağdur durumda olduklarını belirtmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarihsiz olarak düzenlenmiş olan hisse devir sözleşmelerindeki davacılara ait imzaların noter gibi resmi kurumlarda düzenlenmiş olan emsal belgelere göre davacılara ait olmadığı, hisse devri sözleşmelerinin geçersiz olduğu ve sahte olarak düzenlendiği, davalının devir bedelinin ödendiği iddiasının yerinde görülmediği, hisse devirlerinin geçersiz olduğundan 22/06/2011 tarihinde davacıların yokluğunda yapılan genel kurulun da geçersiz olduğu, kural olarak yönetim kurulu kararlarına karşı dava açılamaz ise de, hissedarların haklarını etkileyen veya ortadan kaldıran yönetim kurulu kararlarına karşı da iptal davası açılabileceği, 22/06/2011 tarihli genel kurul kararı yok hükmünde olduğundan bu genel kurul kararına dayanılarak karar altına alınmış olunan 22/06/2011 tarih 2011/7 sayılı yönetim kurulu kararın da geçersiz olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl ve birleşen dava, sahtelik iddiasına dayalı anonim şirket hisse devir sözleşmesinin ve pay devirlerinin geçersizliğinin tespiti, yine sahtelik iddiası ile yönetim kururlu kararlarının ve buna bağlı yapılan genel kurulun ve alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar tarafından sahte olduğu ileri sürülen dava konusu hisse devir sözleşmesi ve yönetim kurulu kararları altındaki imzaların davacılara ait olup olmadığı hususunda yaptırılan inceleme sonucu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu yapılan belgelerde atılı imzaların davalılar tarafından emsal gösterilen 2 nolu zarfta bulunan belgelere göre incelenmesi neticesinde belgelerdeki imzaların davacıların eli ürünü olduğu, ancak davacılara ait duruşmada alınmış olan imzalar ile resmi kurumlardan istenen 3 numaralı zarfta bulunan emsal belgelere göre incelendiğinde imzaların davacıların eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
HMK"nın 211.maddesine göre bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verir. İmza incelemesi, imzayı inkar eden taraf ait olduğu muhakkak olan başka bir imza karşılaştırılmak suretiyle yapılır. Bir imzanın uygulamaya dayanak alınabilmesi için tarafların o imza üzerinde ittifak etmeleri gerekir. Somut olayda, bilirkişi tarafından imza karşılaştırılması yapılan davalılar tarafından emsal gösterilen 2 nolu zarfta bulunan belgelerdeki imzalarla ilgili davacı asillerin beyanları alınmamıştır. Her ne kadar davacılar vekili tarafından imzaların müvekkillerine ait olmadığı belirtilmişse de ; bu konuda vekilin beyanı yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, davacıların davalılar tarafından gösterilen belgelerdeki imzaların kendilerine ait olup olmadığı konusunda bizzat isticvap edilerek oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, asıl davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın asıl davada davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınıp asıl davada davalılardan ..."a verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.