11. Hukuk Dairesi 2016/2732 E. , 2017/1504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/05/2015 tarih ve 2014/345-2015/324 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.03.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının "..." ibareli markayı tescil ettirmek için marka tescil müracaatında bulunduğunu, müvekkili şirketin itiraz ettiğini, davalının yem emtiasında tescilinin iptal edildiğini, iptal talebine karşı davalı tarafından açılan davanın reddine karar verildiğini, davalının "..." ibareli markayı kullanmaya başladığını, davacının "..." unsurlu markasına benzer olduğunu, müvekkilinin "..." unsurlu markaların hayvan yemi tüketicileri nezdinde tanınan ve tercih edilen marka olduğunu, davalının kullandığı marka ile davacının markasının karıştırılabilecek kadar benzer olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, davacının markasının tanınmış marka olduğunu, davalının davaya konu markaları taşıyan ürünleri satışı nedeniyle davacının satışlarında düşme olduğunu, kalitesiz ürünlerle davacının imajının zedelendiğini belirterek, müvekkili firmanın 31. sınıfa giren emtialarda tescilli markalı kod numaralı "..." ibareli markalara davalının vaki tecavüz teşkil eden eylemlerinin önlenmesine, davaya konu olan markaların benzerlerini taşıyan ve davalılar tarafından dağıtılan taklit ürünlerin toplatılmasına, davacının markalarına vaki tecavüz nedeniyle 50.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, "..." kelimesinin tek başına kullanılmadığından karıştırılma durumunun olamayacağını, "..." kelimesinin tek başına bir anlam ifade etmediğini, firma ismi ile birlikte kullanıldığını, davalı şirketin 1998 yılından beri "..." ibaresini kullandığını, talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin dayanağının bulunmadığını, ayrıca fahiş olduğunu, farazi bir zarardan bahsettiğini, bu iddiasını destekler hiç bir somut delilinin bulunmadığını, davacının satışlarındaki düşüşün davalı şirketten kaynaklandığına ilişkin dosyada delil bulunmadığını, davacının tüzel kişilik olduğunu ve manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı şirketin 1998 yılından bu yana ve davacıdan daha önce "..." ibaresini marka olarak kullandığının faturalar ve ticari defter kayıtları ile sabit olduğu, önceye dayalı hak sahibi markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile tescilli marka sahibi, bu işaretin önceden beri marka veya sair bir tanıma işareti olarak kullanan kişiyi, bu tanıma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalı şirketin 1998 yılından bu yana ve davacıdan daha önce "..." ibaresini marka olarak kullandığının faturalar ve ticari defter kayıtları ile sabit olduğu, tescilli marka sahibinin, önceye dayalı hak sahibi olan davalıyı markayı önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçek hak sahipliği ilkesinden hareketle, bir markaya konu işaretin tescilden önce ilk defa ihdas eden ve kullanan kişiler bu kullanıma dayalı olarak, markanın başkalarınca tescil ettirilmek istenmesine itiraz edebilecekleri gibi tescilden sonra da hükümsüzlük davası açabilirler. Dairemizin (23.02.2009 T, 2007/12960-2009/1970) sayılı kararında da belirtildiği üzere, gerçek hak sahipleri, önceye dayalı haklarını tescile itiraz ve hükümsüzlük davası açmak yerine, kendilerine karşı markanın tescilinden sonra açılan tecavüz iddialarına karşı da bu haklarını def"i olarak ileri sürebilirler. Ancak gerçek hak sahipliği ilkesine dayanılarak tescile itiraz için marka başvurusu anında markanın itiraz eden tarafından nizasız bir kullanımının olması gerektiği gibi, tecavüz davalarında da önceye dayalı kullanım hakkının ileri sürülebilmesi için, söz konusu kullanıma marka tescilinden sonra da devam edilmesi, markanın ciddi surette kullanılması ve kullanıma da ara verilmemesi gerekir. Kullanıma uzun süre ara verildikten sonra, tescilli markayı sahibinden izin almaksızın tekrar kullanmaya başlayan kişinin "önceye dayalı hak" savunmasında bulunması MK 2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir.
Somut olayda davacı şirket, dava konusu ... ibaresini ilk defa 2000 yılında marka olarak tescil ettirmiş, davalı ise, uyuşmazlık konusu ibareyi 1998 yılından itibaren markasal olarak kullandığını savunmuş olup, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, davalı tarafın markayı kullandığına dair delil olarak sunmuş olduğu 1998 ve 2000 yıllarına ait faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu markaya ilişkin ilk kullanımın davalıya ait olduğu anlaşılmakla birlikte, davalı 2000 yılından dava tarihinden kısa süre öncesine ilişkin tecavüz konusu eylemine kadar markayı kullandığına dair bir delil ibraz etmemiş ve kullanımı ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalının markayı kullanmayı uzun süre terk etmesi ve daha sonra davadan kısa süre önceki kullanıma dayalı olarak öncelik hakkını ileri sürmesi MK 2. maddeye aykırı olmakla, mahkemece, davalının eyleminin davacı markasına tecavüz oluşturduğu nazara alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.