14. Hukuk Dairesi 2016/854 E. , 2018/8354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.07.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; suya elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine, tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 17.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... Köyü 4008 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğunu, bu taşınmazda muhtelif cins ve yaşta ağaçlar ile çalılar bulunduğunu, davalıların iki ay kadar önce izinsiz şekilde paletli kepçe ile ağaçları sökerek taşınmazı baştan başa kazıp su kanalı açarak elattıklarını ve zarara neden olduklarını belirterek, taşınmaza ve çıkan suya elatmalarının önlenmesini, açtıkları kanalın kal"ini ve 6.000TL zararın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, dava konusu suyun kar ve yağmur sularının aktığı akar deresi olarak bilinen bir dere yatağı olduğunu, bu dere yatağına su kanalı açılmak suretiyle kadimden beri kullanıldığını, 2010 yılından sonra suyun çok azaldığını ve kurumaya yüz tuttuğunu, bu nedenle kanalın üzeri açılarak suyun tekrar akması için çalışma yapıldığını, suyun davacıya değil tüm köye ait bir su olduğunu, suyun geçtiği yerde davacıya ait iki adet yaşlı dut ağacı bulunduğunu, davacının bu ağaçları kesmediğini, ağaçlar su yolunu kapattığından kesildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, suya elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine, tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, suya elatmanın önlenmesi, kanalın kal"ine ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, yerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve krokilerine göre, dava konusu 4008 parsel sayılı taşınmaz içerisinde iş makinesi ile kazı yapıldığı belirlenmiş, fen bilirkişi krokisinde kazı yapılan alan mavi renkle boyalı olarak gösterilmiş ve parsel içerisinde kalan kısmın 1,5 metre eninde 24 metre uzunluğunda toplam 36 m2 olduğu belirlenmiştir. ... mühendisi ve jeoloji mühendisi bilirkişilerin raporunda da tanık beyanlarına göre davacıya ait taşınmazda su kaynağının olmadığı taşınmazın güneyinden gelen hekükenin (üstü taşlarla kapatılmış su yolunun) bu taşınmaz içerisinden geçerek kuzeyde bulunan çeşmeye aktığı, çeşmeye akan suyun azalması sebebiyle hekükenin temizlenmesi amacı ile çalışma yapıldığı, çeşme suyunun "genel sular" statüsünde olduğunun belirtildiği görülmüştür. Ancak davacının taşınmazında eski kanal olup olmadığı ve eskiden beri bu şekliyle kullanıp kullanılmadığı araştırılmamış ve belirlenmemiştir. Bu hususun incelenerek açıklığa kavuşturulması gerekirken gözardı edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Diğer yandan, suyun çıktığı yer saptanmamış ve krokide gösterilmemiştir. Bilirkişiler hekükenin aktığı çeşme suyunun genel sular statüsünde olduğunu belirtmiş iseler de bu yöndeki inceleme ve araştırma da yeterli değildir. Bilirkişi raporunda tarafların ihtiyacı olan su miktarı konusunda bilgi verilmediği gibi yararlandıkları başka suların da araştırılmadığı saptanmıştır.
Mahkemece, daha sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için yapılacak iş, suların en az olduğu bir dönemde su işlerinden anlayan uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılmak suretiyle suyun çıktığı yer belirlenip genel su olup olmadığının tam olarak saptanması, genel su olduğunun anlaşılması halinde suyun debisinin ölçülmesi, tarafların yararlandıkları başka sular varsa bunların da dikkate alınması, içme suyu ve sulama suyu ihtiyaçları belirlendikten sonra öncelik içme suyu ihtiyacına verilmek üzere ayrıntılı olarak ve keşfi izlemeye elverişli biçimde düzenlenecek rapor sonucuna göre taraflar arasındaki nizayı kesin olarak çözümler nitelikte ve gerektiği takdirde su düzeneği ve rejimi kurularak sonuca gidilmesi gerekirken, değinilen bu yönler gözetilmeden eksik inceleme, araştırma ve yetersiz bilirkişi raporlarına göre yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.