Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/12409
Karar No: 2018/9050
Karar Tarihi: 19.04.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/12409 Esas 2018/9050 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/12409 E.  ,  2018/9050 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkilinin ilgili şirketlerde 2006 yılında çalışmaya başlayıp bu çalışmasını 2012 yılının ortalarına kadar sürdürdüğünü,en son 1.429,00 TL maaş ile çalıştığını,günde 13-14 saat çalıştırıldığını,firmalar arasında alt-üst işveren ilişkisinin bulunduğunu, çalıştığı süre boyunca yıllık izin kullanmadığını ve ücretlerinin ödenmediğini,pazar günlerinde çalıştırılıp karşılığının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazimnatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili,müvekkili şirketin asıl işveren olmadığını, ... Elektrik ile devir sözleşmesi yapılıp şirketin ibra edildiğini, iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir
    Davalı ... vekili,davacının sağlık sorunları bahane ederek işi kendisinin bıraktığını, ekte sundukları imzalı belgede de görüleceği üzere davacının herhangi bir alacağınında olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
    Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
    Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta; davalıların vekillerine ıslah dilekçesinin 25/09/2013 tarihli duruşmada elden tebliğ edildiği,davalı ... vekilinin ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunmak üzere süre istediği,diğer davalı vekilinin ıslahı kabul etmediklerini beyan ettiği,davalı ... şirketi vekili ıslaha karşı itiraz dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmadığı,sonrasında Mahkemece alınan ek bilirkişi raporunun tebliğinden sonra davalı .... vekili 05/06/2014,davalı ... vekili 04/06/2014 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde zamanaşımı definde bulundukları ve Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı defi dikkate alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.Davalıların ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defi bulunmadığı sabittir.Hal böyle olunca Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı defi dikkate alınmadan karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile verilen karar hatalı olup bozulması gerekmiştir.
    3-Yapılan yargılama sonunda, davacı işçinin fazla mesai,hafta tatili ve ulusal bayram genel tatili ücreti isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.
    Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda uygun makul bir oranda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre takdir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
    Somut olayda, fazla mesai ve hafta tatili ücretleri tanık beyanlarına göre hesaplanmış olup uygun makul bir oranda indirim yapılmadan karar verilmesi hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi