Taraflar arasındaki “5395 sayılı Kanun gereğince koruma tedbiri alınması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Aile Mahkemesi’nce davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen 27.06.2011 gün ve 2011/631 E., 2011/681 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2012 gün ve 2011/14176 E. ve 2012/7436 K. sayılı ilamı ile;
(…İstek, korunmaya ihtiyacı olan mağdur çocuk hakkında 5395 sayılı yasaya göre bakım ve sağlık tedbiri alınmasına ilişkindir.
Çocuk mahkemesi, asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara bakar (5395 s. ÇKK md. 26/1). Ancak, olayda suça sürüklenen bir çocukla ilgili bir tedbir isteği değil, korunmaya ihtiyacı olan çocuk hakkında bakım ve sağlık tedbirinin uygulanması talep edildiğine göre, bu çocuklar hakkında tedbir kararı alma görevi , Aile Mahkemesine aittir (5395 s. ÇKK md. 48/4). O halde işin esasının incelenmesi gerekirken Eskişehir Çocuk Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 5395 sayılı Kanun’un 5/1-c ve 5/1-d maddeleri uyarınca bakım ve sağlık tedbirlerine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Davacı kurum vekili, Çifteler İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce çocuk Birsel hakkında yapılan ihbar üzerine Eskişehir 80. Yıl Zehra Kemal Aksoylu Osmangazi Toplum Müdürlüğü tarafından sosyal inceleme raporu düzen-lendiğini, raporda küçük hakkında 5395 sayılı Kanun’un 5/1-c ve 5/1-d maddeleri gereğince bakım ve sağlık tedbirlerine hükmedilmesinin yerinde olacağının bildirildiğini belirterek, 5395 sayılı Kanun’un 5/1-c ve 5/1-d maddeleri gereğince 1997 doğumlu çocuk Birsel hakkında bakım ve sağlık tedbirlerine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemenin; 5395 sayılı Kanun’da öngörülen tedbirleri alma görevinin çocuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesi ile görevsizlik nedeniyle davanın reddine dair verdiği karar; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş; Yerel Mahkemece, bozma öncesi benimsenen gerekçe genişletilerek önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını, davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5395 sayılı Kanun’un 5/1-c ve 5/1-d maddeleri uyarınca çocuklarla ilgili bakım ve sağlık tedbirlerini almaya aile mahkemelerinin mi yoksa çocuk mahkemelerinin mi görevli olacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Çocuklar hakkında koruma tedbirleri konusunda 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda hüküm bulunduğu gibi, başta Türk Medeni Kanunu olmak üzere, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu, Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun, Ailenin Korunmasına Dair Kanun gibi diğer özel kanunlarda da hükümler bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, koruma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunması, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınması amacıyla 03.07.2005 tarihinde Çocuk Koruma Kanunu yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK)’nın “Amaç” başlıklı 1. maddesi: “Bu Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.” şeklinde olup, maddenin hükümet gerekçesi: “Maddede, Kanunun amacı, özel korunma ihtiyacı olan çocukları, içinde bulundukları tehlikeden koruyan, onların temel haklarını temin eden, fiziki ve manevi varlıklarının korunmasını, sağlıklı gelişimini gerçekleştirmek üzere ekonomik, sosyal, kültürel ve hukukî şartları sağlayan, bu çocukları etkili ve işlevsel bir kişilikle topluma kazandıran korunmanın, esas ve usulleri ile suça sürüklenen çocukların yararını gözeten, onların kişisel özelliklerini dikkate alan, toplumsal sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine yardımcı olan, cezaya son çare olarak başvuran, cezada suçla orantılılığı gözeten, adil yargılama ilkesini hayata geçiren, çocuk adalet sisteminin usullerine ilişkin hükümler olarak açıklanmıştır.” şeklindedir.
Kanunun amacını belirleyen bu maddede, suça sürüklenen çocuklar yanında korunmaya ihtiyacı olan çocukların da korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasların düzenlendiği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesi ise: “Bu Kanun, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin usûl ve esaslarına, çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri kapsar.” şeklinde olup bu maddede korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirlerin bu kanun kapsamında olduğu açıkça belirtilmiş bulunmaktadır.
Yine aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin a/1, b ve c fıkraları:
“1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu,
… …
b) Mahkeme: Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerini,
c) Çocuk hâkimi: Hakkında kovuşturma başlatılmış olanlar hariç, suça sürüklenen çocuklarla korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında uygulanacak tedbir kararlarını veren çocuk mahkemesi hâkimini, … ifade eder.” Hükmünü içermektedir.
Anılan Kanunun bu maddesinde korunmaya ihtiyacı olan çocuk: bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuk olarak tanımlanmıştır.
3. maddeye göre Kanunda yer alan mahkeme terimi, çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerini ifade etmekte olup Kanunla, çocukların yargılanması ve çocuklar hakkında tedbir uygulanmasını sağlamakla görevlendirilmek üzere iki çeşit mahkeme kurulmaktadır. Bunlar; Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri ve Çocuk Mahkemeleridir.
Maddeye göre bu Kanunda yer alan çocuk hakimi ifadesi, hakkında kovuşturma başlamış olanlar hariç, suça sürüklenen çocuklarla, koruma ihtiyacı olan çocuklar hakkında uygulanacak tedbir kararlarını veren çocuk mahkemesi hakimini kapsamaktadır.
Yine aynı Kanunun “Hâkimlerin atanmaları” başlıklı 28/1 maddesi “Mahkemelere, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, tercihan çocuk hukuku alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal hizmet alanlarında eğitim almış olan hâkimler ve Cumhuriyet savcıları arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.” şeklinde düzenlenmiş olup bu madde ile çocuk mahkemelerine atanacak hakimlerin, tercihen çocuk hukuk alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal hizmetler alanlarında eğitim almış olması aranmaktadır.
Diğer taraftan, çocukların içinde bulundukları durumlar birbirine benzese de, her çocuğun ihtiyaçları ve yetenekleri aynı olmayıp, yararına olan hususlar da aynı değildir. Bu nedenle, her çocuk hakkında kendisine en uygun tedbirlerin belirlenmesi bir zorunluluktur. Kanun koyucu da bu hususu gözeterek çocuk hakkında alınacak koruyucu ve destekleyici tedbirleri ÇKK’nın 5. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlemiş bulunmaktadır.
Kanunda çocuk hakkında tedbir isteme yetkisi çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet Savcısı’na verilmiştir (m. 7/1). Çocuk mahkemesi korunma ihtiyacı olan çocuk hakkında, koruyucu ve destekleyici tedbir kararının yanında 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye de yetkilidir (m. 7/7).
Yine aynı Kanunun “Mahkemelerin görevi” başlıklı 26. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları:
“(1) Çocuk mahkemesi, asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara bakar.
(2) Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar.
(3) Mahkemeler ve çocuk hâkimi, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri almakla görevlidir.” hükmünü içermektedir.
ÇKK’nın 26. maddesinin 3. fıkrasında, çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerinin ve gerektiğinde çocuk hakiminin bu Kanunda ve diğer kanunlarda yazılı koruyucu ve destekleyici tedbirleri almakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, ÇKK’nın geçici 1. maddesi gereğince, çocuklar hakkında Kanunda belirtilen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin alınmasında çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya kadar aile mahkemeleri, aile mahkemeleri kurulu bulunmayan yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Bununla birlikte, aile mahkemelerinin, kendilerine intikal eden esas dava ile birlikte, çocuklar hakkında da koruyucu ve destekleyici kararların alınmasında görevleri devam etmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı kurum tarafından çocuk Birsel hakkında 5395 sayılı Kanun’un 5/1-c ve 5/1-d maddeleri gereğince bakım ve sağlık tedbirlerine hükmedilmesi talep edilmiştir.
Öte yandan, Eskişehir ilinde aile mahkemesi ile birlikte çocuk mahkemesi de bulunmaktadır.
ÇKK.’nın yukarıda bahsi geçen hükümleri gözetildiğinde, somut olay itibariyle hakkında bakım ve sağlık tedbirleri istenen çocuk hakkında, bu tedbirleri vermeye görevli mahkemenin çocuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; korunmaya ihtiyacı olan çocuk hakkında bakım ve sağlık tedbirleri alma görevinin Aile Mahkemelerine ait olduğu yönündeki Özel Daire bozmasına karşı, yerel mahkemenin 5395 sayılı Kanun’da öngörülen tedbirleri alma görevinin çocuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.
S o n u ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde3”atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme kapalı olmak üzere, 21.11.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.