Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/9-840
Karar No: 2012/814
Karar Tarihi: 21.11.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/9-840 Esas 2012/814 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/9-840 E.  ,  2012/814 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 07/12/2010
    NUMARASI : 2010/725-2010/494

    Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesince, asıl davanın reddi ile karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.03.2008 gün ve 2006/622 E., 2008/161 K. sayılı kararın incelenmesi davacı karşı davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi"nin 03.05.2010 gün ve 2008/25196 E., 2010/12050 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı–karşı davalı vekili, davalı işçinin 22.07.2005 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile müvekkili davacı nezdinde çalışmaya başladığını, 24.05.2006 tarihinde istifa dilekçesi verdiğini, yönetim kurulunca istifa dilekçesinin kabul edilmemesi üzerine davalının 16.06.2006 tarihinde haklı bir neden bulunmaksızın ve ihbar önellerine de uymaksızın hastane yetkililerine de hakaret etmek suretiyle işyerini terk ettiğini, bu durumun işverence düzenlenen tutanaklarla belgelendirildiğini öne sürerek 4 haftalık bildirim öneli karşılığı olan 1200,00 TL ihbar tazminatının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı–karşı davacı vekili davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde, müvekkilinin 24.05.2006 tarihli istifa dilekçesi ile istifa ettiğini işverene bildirdiğini ancak yönetim kurulunun istifa dilekçesini kabul etmediğini bunun üzerine müvekkilinin 16.06.2006 tarihine kadar çalışmasını sürdürüp bu tarihte işyerinden ayrıldığını, işverenin iş sözleşmesinin işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir neden olmadan ardı ardına 2 iş günü işine devam ettiği gerekçesiyle feshettiğini, haklı dahi olsa iş sözleşmesini fesheden işverenin işçiden ihbar tazminatı isteyemeyeceğini savunarak davacı- karşı davalı vekilinin davasının reddine karar verilmesini ve müvekkilinin 20.05.2006-16.06.2006 tarihleri arasındaki ücretinin ödenmemesi nedeniyle ücret alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Mahkemece, “Davalı-K.davacının hizmet akdi işveren tarafından devamsızlık nedeniyle feshedildiğinden haklı nedenle de olsa iş akdini fesheden tarafın ihbar tazminatı talep etmesi mümkün olmadığından davacı-K.davalının ihbar tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.
    Davalı-K.davacının ücret alacağına ilişkin talebine gelince; Karşı davacının 20.05.2006- 16.06.2006 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin ücretinin ödendiği hususu usulüne uygun olarak karşı davalı işveren tarafından kanıtlanamadığından davalı-K.davacının davasının kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.” gerekçesiyle davacı–karşı davalının davasının reddine,davalı – karşı davacının davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı – karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı-karşı davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile davacı–karşı davalının ihbar tazminatı talebine ilişkin davasının reddine karar verilmişse de, dosya içeriğinden, fizyoterapist olarak görev yapan işçinin, 24.05.2006 tarihinde istifa dilekçesi verdiği, bu dilekçesinin işverence kabul edilmediğinin bildirilmesi üzerine 16.06.2006 tarihinde iş yerinden ayrılarak iş sözleşmesini eylemli olarak feshettiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu husus, davalı-karşı davacı vekilinin de kabulündedir. Davalı–Karşı davacı işçinin davacı–karşı davalı işyerindeki toplam çalışma süresi dikkate alındığında, istifa dilekçesi ile eylemli fesih tarihi arasında geçen sürenin de ihbar öneli olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
    Bu durumda, davalı – karşı davacı işçinin, iş sözleşmesini, işverenden önce eylemli olarak feshettiği kabul edilerek işverenin ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekirken değinilen gerekçe ile red hükmü kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN :Davacı-karşı davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, ihbar tazminatı alacağının, karşı dava ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur.
    Mahkemece; önceki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiştir.
    Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; asıl dava konusu ihbar tazminatı alacağı noktasında toplanmakta olup; karşı dava yönünden verilen karar bozma nedeni yapılmamıştır.
    Direnme kararını davacı-karşı davalı vekili temyize getirmiştir.
    Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İstifa dilekçesi, işverence kabul edilmeyen işçinin, iş yerine iki gün üst üste gelmemesi halinde, iş akdini fiili olarak feshettiğinin kabul edilip edilemeyeceği, işveren tarafından iş akdinin devamsızlık nedeni ile feshedildiğinin bildirilmesinin sonuca etkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasına girilmeden önce, dava konusu alacak miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450.maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 Sayılı Kanuna geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    Bu bağlamda 6100 Sayılı Kanunun Geçici 3.maddesi;
    "(Ek:31/03/2011 - 6217/30 md.) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2)Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (3)Bu Kanunda Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."
    hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu"nca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    Direnme kararının verildiği 07.12.2010 tarihinde bu miktar 1.430.TL"dir.
    16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun"un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki "karar" teriminin, Yerel Mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:
    Davacı-karşı davalı eldeki asıl dava ile; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın 1.200,00 TL ihbar tazminatı istemiş; mahkemece asıl davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece verilen karar, Özel Dairece, asıl davaya konu ihbar tazminatına yönelik olarak bozulmuş, karşı dava yönünden bir bozma nedeni yapılmadığından, hükmün bu kısmı kesinleşmiştir.
    Direnme kararının verildiği 07.12.2010 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 1.430,00- TL olmakla, direnme kararına konu miktar (1.200,00-TL) açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi şekli ile yürürlükteki 427/2.maddesi gereğince REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8/3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi