Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, davacının Afyonkarahisar Adliyesi"nde hakim sıfatı ile görevli bulunduğu ve davalının da Adalet Müfettişi sıfatı ile olağan teftiş görevini yerine getirdiği; teftiş işlemleri sonucunda, davalı tarafından davacı hakkında düzenlenen raporda orta not takdir edildiği; idare mahkemesi tarafından orta notun hukuka aykırılığının saptandığı; davalının, gerçek ve somut değerlendirmelerden uzak; kişisel husumet kaygısı izlenimi veren; yetersiz inceleme ve değerlendirmelere dayalı olarak not takdir ettiği ileri sürülerek; 20.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi talep olunmuştur.
CEVAP: İstemin zamanaşımına uğradığı; esası bakımından ise, hukuki sorumluluk koşullarının oluşmadığı ve tazminat isteminin fahiş bulunduğu savunulmuştur.
GEREKÇE; Dava, hakim sınıfından olan adalet müfettişinin hukuki sorumluluğuna dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nun 573-576. maddelerinde ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK"nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Her iki Yasa"da da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir. Somut olayda, davalının sorumluluğuna dayanak yapılan olgular; teftiş sırasında gerekli özenin gösterilmemesi ve takdir edilen orta notun idari yargı kararı ile iptal edilmiş bulunmasıdır. Davalı tarafından yapılan işlemlere karşı yargı yolu açık olup; salt işlemin iptali, yasanın açık hükmüne aykırılık olarak değerlendirilemez ve davalının tazminat ile sorumlu tutulmasını gerektirmez. Dosya içeriği itibariyle, davalının özel amaç ile davrandığı yönünde bir delil de bulunmamaktadır. Şu durumda, hukuki sorumluluğa ilişkin koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Tazminat istemi, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve davanın reddine karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK"nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davacı tarafından açılan davanın esastan reddine,
2-HMK"nun 49. maddesi gereğince takdiren 500,00-TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazine"ye irat kaydına,
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 18,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 297,00-TL"den düşümü ile kalan 278,60-TL"nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 2.200,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dair karar davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Hukuk Genel kurulu nezdinde temyizi kabil olmak üzere 13.12.2011 gününde karar verildiğine”
dair oybirliği ile verilen 13.12.2011 gün ve 2011/9-106 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı, Didim Adliyesinde Adalet Müfettişi Burhan Yaz tarafından yapılan olağan teftiş sonrasında kendisine “orta” not takdir edildiğini, takdir edilen orta notun iptali için idare mahkemesinde dava açtığını, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi"nce “orta” notun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar verildiğini, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu tespit edilen orta notun, onurlu ve çalışkan mesleki geçmişi de gözönüne alındığında, kendisinde manevi acılar yaşattığını, mesleki azmini ve inancını kırdığını, meslektaşlarının gözünde küçük düştüğünü, onların şüpheli yorumlarına karşı açıklamada bulunmak zorunda kaldığını, kendisi ve ailesi üzerinde manevi acı ve ızdıraplara neden olduğunu, “orta” not takdirinin gerçek ve somut değerlendirmelerden uzak, kişisel husumet kaygısı izlenimi veren, yetersiz inceleme ve çelişkilerle dolu olduğunu iddia ederek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Maliye Bakanlığı cevap dilekçesinde: “Hakimlerin görevlerini yaparken "Yargısal Faaliyetler" nedeniyle vermiş oldukları zararlar için HUMK"nun 573. maddesinde sayılan durumlarda 573-576. maddelerindeki hükümlere göre tazminat davası açılabileceği belirtilmiştir. Eldeki dava davacıya karşı varlığı iddia edilen eylem ve işlemlerin HUMK.nun 573. maddesinde belirtilenlerden hiçbir ilkeye aykırılık oluşturmadığından ve dava konusu işlemin yargısal bir faaliyetten kaynaklanmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini” savunmuştur.
İhbar olunan Burhan Yaz cevap dilekçesinde ; “…Davaya konu olay olağan denetim sonrası davacı hakkında tanzim edilen hâl kâğıdı olup, neticesi itibariyle ilgili hakkında herhangi bir hak kaybına da neden olmadığını, yapılan işleme karşılık ilgilinin itiraz ve iptal davası açmak gibi yasal haklarının da bulunması karşısında işlemin haksız fiil olarak da nitelendirilemeyeceğini, kötü niyet ve kasten hareket edilmesini gerektirir husumet, olay ve saikten bahsedilemeyeceğini, yapılan denetim sırasında; davacının görevli olduğu Didim Asliye Ceza Mahkemesinin denetim dönemini kapsayan 03.08.2007 - 27.07.2009 tarihleri arasında 454 adet infazı gereken dosyasının, Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01/01/2006 gün ve 9 nolu Genelgesine aykırı olarak infazı için Cumhuriyet Başsavcılığı’na geç verildiğini, 21.08.2009 tarihli inceleme tutanağının itiraz üzerine tutanak başlıklarındaki isimlerin değiştirildiğini, 18/12/2010 tarihinde doğru olarak yeniden düzenlendiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.