22. Hukuk Dairesi 2018/1517 E. , 2018/9032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A-DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili hakkında ... 7. Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası verilmişse de kanun yararına bozma talebinin kabulü sonrasında Yargıtay 15. Ceza Dairesinin ilamıyla kararın bozulduğu ve son olarak 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, açıklanması geri bırakılan bir hükmün herhangi bir hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, ancak bütün bunlara rağmen müvekkilinin görevinin usulsüz biçimde sona erdirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin göreve iadesinin sağlanması gerektiğinin sendikaya bildirildiğini, ancak sendikanın göreve iade işlemini gerçekleştirmediğini ileri sürerek müvekkilinin sendika genel mali sekreterlik görevine iadesine ve yöneticilik yapmasında herhangi bir sakınca olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B-DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı sendika, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
D-İSTİNAF BAŞVURUSU :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının sendika yönetim kurulundaki görevine (genel mali sekreter) ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2011 tarihli mahkumiyet kararının Yargıtay 9. CD"nin 11.01.2012 tarihli onama kararı ile kesinleşen 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası nedeniyle son verildiğini, ancak davacı (sanık) tarafından mahkumiyetin verildiği mahkemesinden yargılamanın yenilenmesinin talep edildiği, mahkemesince talebin reddi üzerine, ... 3. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği, bu karara karşı Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay 15. CD. tarafından ... Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği, sonrasında ... 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yeniden yargılama yapılarak 04.03.2013 tarihli karar ile sanığın 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve verilen karar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 06.03.2013 tarihinde kesinleştiği, bu şekilde davacı (sanık) hakkında kasten işlenen suçtan dolayı mahkumiyet kararı verilmiş olmadığı, zira mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, bu şekilde davacı hakkında 7. Asliye Ceza Mahkemesinin daha önce verdiği kesinleştiği ileri sürülen kararın da ortadan kalktığı ve hükümsüz hale geldiği, daha önceki karar uyarınca sendika tarafından tesis edilen davacının görevden alınması işleminin dayanaksız kaldığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı Türkiye Haber -İş Sendikası tarafından 07.03.2012 Tarih 2012/1323-38 sayılı yazısı ile tesis edilen davacı ... ..."in sendika yönetim kurulu (genel mali sekreter) görevinden alınma işleminin iptali ile davalı sendikadaki yönetim kurulu asıl (genel mali sekreter) üyeliği görevine iadesine karar verilmiştir.
F-TEMYİZ:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G-GEREKÇE:
I-Dosya kapsamı :
Dosya içeriğinden davacının 02-03 Temmuz 2011 tarihlerinde icra edilen sendika genel merkez genel kurulunda genel mali sekreter olarak seçildiği, daha sonra ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/853-2011/31 E. K. sayılı kararıyla davacı (sanık) hakkında 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına hükmolunduğu ve kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 11.01.2012 tarih ve 2011/9772-2012/587 E. K. sayılı ilâmıyla onanması ile cezanın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan daha fazla hapis cezasına hükmedilmesi dolayısıyla, ... Valiliği tarafından sendikaya davacının görevden alınarak yasal şartları haiz yedeğinin yerine getirilmesi gerektiğinin bildirilmesi ile 07.03.2012 tarihi itibariyle sendika tarafından davacıya görevinin sona erdiği bildirilmiştir.
Hal böyle olmakla birlikte, belirtilen sürecin devamında davacı tarafından ceza dosyasına ilişkin yeniden yargılama talep edilmiş, nihai olarak Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından davacı (sanık) hakkında tesis edilen mahkûmiyet kararı bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama ile neticeten davacı ... hakkında 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına hükmedilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve karar bu haliyle 06.03.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacıya ilişkin süreç belirtilen şekilde gerçekleşmiş, bu arada 07.09.2016 olan dava tarihinden önce, sendika tarafından da 30-31 Mart 2013 tarihinde bir başka olağanüstü genel kurul icra edilerek aralarında genel mali sekreterin de yer aldığı genel yönetim kurulu üyelerinin seçimi yenilenmiştir.
Diğer taraftan ... 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.12.2013 tarih ve 2013/337-834 E.K. sayılı kararı ile davacı (sanık) hakkında özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmiş, karar temyiz edilmiş ise de Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 21.09.2016 tarihli ilamıyla yasal süresi geçtiği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilerek mezkûr mahkûmiyet kararı kesinleşmiştir.
II-Hukuki Dayanak:
Davacının görevinin sona erdiği tarihte mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu yürürlükte bulunmaktadır.
Mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 9. maddesine göre “Genel kurul dışındaki organlara seçilenlerin 5 inci maddede sayılan suçlardan biri ile mahküm olmaları halinde görevleri kendiliğinden sona erer.”
2821 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre de “Sendika kurucusu olabilmek için; Türk vatandaşı, medeni hakları kullanmaya ehil ve sendikaların kurulacağı işkolunda fiilen çalışır olmak; Türkçe okur-yazar olmak ve ayrıca; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûmiyetin bulunmaması şarttır.”
Maddi olay tarihinden sonra olmak üzere 07.11.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5. maddesine göre de “Genel kurul dışındaki organlara seçilenlerin 6 ncı maddede sayılan suçlardan biri ile mahkûm olmaları hâlinde görevleri kendiliğinden sona erer.”
Yine aynı Kanun’un 9. maddesinin 3. fıkrasına göre de “Kuruluşların genel kurul dışındaki organlarına seçilebilmek için 6 ncı maddede aranan şartlara sahip olmak gerekir. Bu şartlara sahip olmayan birinin seçildiğini tespit eden valiliğin veya Bakanlığın başvurusu üzerine mahkeme, bu kişinin görevine son verir. Mahkemenin kararı kesindir.”
6356 sayılı Kanun’un 6. maddesinde de “Fiil ehliyetine sahip ve fiilen çalışan gerçek veya tüzel kişiler sendika kurma hakkına sahiptir. Ancak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından birinden mahkûmiyeti bulunanlar sendika kurucusu olamaz.” hususları ifade edilmiştir.
Sendikanın idaresi işlevini üstlenen yönetim kurulu, sendikanın demokratik işleyişi içinde önemli bir role sahiptir. Bu anlamda, yönetim kurulunun, demokratik esaslar doğrultusunda teşekkül etmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir.
87 sayılı ILO sözleşmesinin 3/1. maddesinde de, çalışanların, temsilcilerini serbestçe belirlemek hakkına sahip olduğu açıkça ifade edilmiştir.
6356 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre de, sendika organlarının seçimine ilişkin görev ve yetki de, genel kurula aittir. Mülga 2821 sayılı Kanun’un 11. maddesi de aynı doğrultudadır.
Gerek 6356 sayılı Kanun’un 14. maddesi, gerekse mülga 2821 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre, yönetim, denetim ve disiplin kurulu organlarının üyeleri “yargı gözetimi altında serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına ve tüzük hükümlerine göre” yapılacak seçimler sonucunda belirlenecektir. Diğer taraftan ilke olarak, demokratik hukuk devletinde yönetime gelmede ve yönetimden ayrılmada tek yol da seçimlerdir.
III-Değerlendirme
Somut uyuşmalıkta, davacının ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/853-2011/31 E. K. sayılı kararıyla kasıtlı suç sebebiyle 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılması ve hükmün kesinleşmesi sonrasında, mülga 2821 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğince görevi kendiliğinden sona erdiğinden, sendikanın 07.03.2012 tarihi itibariyle davacıya görevinin sona erdiğinin bildirilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, yapılan yeniden yargılama sonucunda nihai olarak 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına hükmedilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi ile kural olarak, davacının durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesine göre “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”
Diğer taraftan, yargılamanın devamı sırasında, ... 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yukarıda ayrıntıları belirtilen kesinleşmiş kararı ile davacı hakkında özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmiştir.
Davacı her ne kadar genel mali sekreterlik görevine iadesini talep etmiş ise de, sahtecilik suçundan kesinleşmiş hapis cezası, davacının sendika yöneticiliğine kesin bir engel teşkil ettiğinden, göreve iade olanağını ortadan kaldırmaktadır.
Ayrıca şu hususu da belirtmek gerekir ki, sendika yönetim kurulu üyeliği sıfatının seçimle belirlenen bir görev olması sebebiyle, davacının seçildiği genel kuruldan sonra yeni bir genel kurulun icrası ve yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi de, davacının mahkeme kararı ile görevine iadesine engel teşkil etmektedir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
H-SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle olarak karar verildi.