11. Hukuk Dairesi 2015/13493 E. , 2017/1474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2015 tarih ve 2010/146-2015/108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirkete edisyon sözleşmesi ile bağlı bestesi ..."e ait olan ... logolu televizyon kanalının jingle müziğinin, davalı tarafından 5846 sayılı yasaya aykırı olarak iktibas edilerek işlendiğini ve bu müziğin ... logolu televizyon kanalının jingle müziği olarak kullanıldığını, davalının hukuka aykırı eylemi nedeniyle müvekkilinin maddi anlamda zarara uğradığını ileri sürerek davalının tecavüzünün menine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 17.700,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; müvekkiline ait müziğin davacının müziğinden tamamen farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davalının eserinin besteci ...’ün eserinin işlenmesi suretiyle oluşturulduğu, eserin kısmen alınması veya işlenmesinin de eser üzerindeki tekel haklarına tecavüz oluşturacağı, eserin rayiç bedelinin 17.700,00 TL olarak belirlendiği, ancak eserin işlendiği ve eserlerin birebir aynı olmadığı, bu nedenle TBK’nın 41. maddesi gereğince takdiren 10.000,00 TL tazminatın uygun olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekili müvekkilinin davaya konu müzik eseri üzerinde hak sahibi olduğu iddiasıyla dava açmış ise de dava dilekçesine ekli 09/11/2006 tarihli "Edisyon Sözleşmesi" başlıklı belgenin tetkikinden, davaya konu beste üzerinde mali ve manevi hak sahibinin dava dışı ... olduğu, bu sözleşme ile eser sahibinin eser üzerindeki her türlü mali haklar konusunda Edisyon Şirketine temsil ve mali hakları tahsil konusunda yetki vermiş ve hatta açılacak hukuk davaları yönünden sözleşmenin 3/c maddesi ile dava açma ve takip yetkisi verilmiş ise de 5846 S. FSEK"in 21/02/2001 T. ve 4630 S. Kanun ile değişik 42/son maddesi uyarınca, eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin FSEK"de sayılan hakları, ülke içinde bu maddeye göre kurulan meslek birlikleri dışında, başka birlik, dernek ve benzeri kuruluşlar tarafından takibi yasaklanmış, diğer bir anlatımla, hak sahipleri dışında, FSEK"te sayılan hakları takip yetkisi meslek birliklerinin tekeline verilmiştir.
Davada husumet ehliyeti 6100 S. HMK"nın 114/1-(d) ve (e) maddesi uyarınca, aktif dava ehliyeti ve dava takip yetkisi dava şartları arasında sayılmış olup, dava şartlarının her aşamada ve re"sen dikkate alınması gerekir.
Mahkemece yukarıdaki ilkeler doğrultusunda öncelikle davacının davaya konu eser üzerinde mali hak sahibi olup olmadığının ve aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi doğru görülmemiş ve hükmün davalı yararına bozulması gerektirmiştir.
2- Ayrıca kabule göre de; dava, 5846 sayılı FSEK kapsamında eser sahipliğinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davalının dava konusu eseri işlemek suretiyle eser sahibinin haklarına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Musiki eserleri FSEK m.3’te her nevi sözlü ve sözsüz besteler olarak düzenlenmiştir. Bir müzik eserinden bir parçasının dahi alınıp başka bir yerde kullanılması, eserden doğan hakka tecavüz anlamına gelecektir (Dairemizin 06.02.2007 T., 2006/695 E – 2007/3983 K sayılı kararı). FSEK m. 6/1-4.b. uyarınca, bir başka eserden istifade suretiyle oluşturulan musiki aranjman ve tertipleri işlenme eser olarak kabul edilmiştir.
Bir eserden izinsiz iktibas yapılması, eserden esinlenme (ilham alma) ve yararlanma serbestisiyle karıştırılmamalıdır. İktibas bir eserin oluşturulmasında, bir başka eserin parçalarının alıntı yapılarak eserde aynen ve belirli ölçülerde kullanılmasıdır. Esinlenme ise, bir eserin oluşturulmasında, kendisinden önceki eserlerde ortaya konulan düşüncelerden yararlanılması ve bu fikirlerden yola çıkılarak yeni eserin biçimlendirilmesidir. Telif koruması, düşüncenin kendisini değil o düşüncenin ifade ediliş şeklini kapsar. Bir düşüncenin ifade edilmiş şeklinin kısmen dahi alınarak bir başka eserde kullanılması halinde artık esinlenmeden değil, ifadenin kullanılmasından söz edilir.
Bir musiki eserinden, hukuka uygun şekilde iktibas suretiyle yararlanılması FSEK m. 35/2 uyarınca, ancak yayınlanmış bir beste yönünden mümkündür. Bir musiki eserinden iktibas ise, o bestenin en fazla, tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınmasıyla mümkündür. Ancak hukuka uygun bir iktibastan söz edebilmek için ise kimin eserinden alıntı yapıldığının, sonraki eserde açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi halde iktibas sınırı içerisinde dahi olsa kullanım eserden doğan haklara tecavüz anlamına gelecektir. Öte yandan, Dairemizin 03.04.2006 T, 2005/3742 E ve 2006/3428 K sayılı kararında da açıklandığı üzere, musiki eserlerinde koruma konusu işitilen sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen musiki eserinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise o eserin sıradan bir dinleyici üzerinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınmak suretiyle bilimsel bir yöntem izlenmelidir.
Somut olayda, mahkemece aldırılan, 31.05.2011 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, her iki eser arasında bir ölçülük melodi için nota isimleri hemen hemen aynı olsa da gerek melodik eksen gerekse ritmik yapı açısından ciddi farkların bulunduğu ve eserlerin aynı olmadığı belirtilmiş, yine bir başka bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 15.03.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da, her iki eser arasında kullanılan ses değerleri, kullanılan ritim ve bu ritim kullanımı sırasında uygulanan ritim düzeni ve bunlar için kullanılan senkopların aynı olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, iki rapor arasında çelişki olmamasına rağmen üçüncü bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve raporda yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınmadan davalı tarafından davacı eserinin yorumlanarak kullanıldığı kanaatine varılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak, ilk iki raporda davalı tarafça bestelenen sonraki eserin, önceki eserden bir çok yönden farklı olduğu ve aynı olmadığı tespit edildiği halde, söz konusu eylemin yukarıda belirtilen ilkeler ve Dairemizin içtihatları doğrultusunda, davalı tarafından bestelenen eserin, davacıya ait eserden esinlenme suretiyle meydana getirilmiş bağımsız bir musiki eseri veya önceki eser sahibinden izinsiz olarak oluşturulan bir işlenme eser niteliğinde olup olmadığı ya da iktibas serbestisi kurallarından yararlanma koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple de bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.