11. Hukuk Dairesi 2015/13405 E. , 2017/1473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/07/2015 tarih ve 2014/34-2015/192 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 1960 yılından beri ...’da soba üretimi konusunda “...” markası ile faaliyet gösterdiğini ve müvekkili adına tescilli “...” ibareli markanın bulunduğunu, davalının 2009/... numaralı “...” ibareli markayı 11. sınıfta tescil ettirdiğini, davalının müvekkili ile akraba olduğunu ve aynı iş alanında faaliyet gösterdiklerini, davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin markası ile iltibas yaratacak şekilde “...” markasını tescil ettirdiğini ileri sürerek davalı adına tescilli “...” ibareli markanın 11. sınıftaki "Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil), Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı" emtiaları bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili markası ile davacı markasının ilgili sektör tüketicileri tarafından bilinen iki ayrı marka olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının marka bütünlüğü içerisinde “...” ibaresinin bulunduğu, bu ibarenin öncesinde bulunan “...” ibaresinin Türkiye"de oldukça yaygın kullanılan bir isim olduğu, bu hali ile “...” ibaresinin güçlü ve ayırt edici niteliğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı, aynı emtialar üzerinde yer alan her iki markanın bu hali ile karıştırılmaya müsait bir zemin oluşturduğu, davalının markasının KHK’nın .../...-b bendi kapsamında davacı markası ile karıştırılmaya müsait olduğu ve "Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektirikli sobalar, kuzineler dahil) sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı" emtialarında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına tescilli “...” markasının 11. sınıftaki “Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil) sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı” emtiaları bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı markasının işletmeler arası iltibasa mahal verecek nitelikte olmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13/03/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
...- Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2- Somut olayda, davacı adına tescilli “...” ibareli marka var iken, davalı şahıs da kendi ad ve soyadı olan “...” ibaresini, aynı tür mallar yönünden marka olarak tescil ettirmiştir. Davacı vekili, davalı adına tescilli olan markanın 556 sayılı KHK’nın .../...-b maddesi uyarınca iltibasa sebebiyet vereceği gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğü talebinde bulunmuş, davalı ise markaların karıştırılmayacağını savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
3- Olaya uygulanacak olan mülga 556 sayılı Marka KHK m. ... te sayılan marka olabilecek işaretler arasında “kişi adları” da sayılmıştır. Keza, KHK’nın m. .../... te, “başkasına ait kişi adları” markanın nisbi tescil engelleri arasında sayılmıştır. Kişilik haklarının yansıması olarak, kötüniyetli bir yaklaşım olmadıkça, bir kişi adına dayalı olarak marka tescili ancak o adı taşıyan kişilere ait kabul edilmiştir.
4- Somut olayda, davacı adına önceden tescilli marka “...” sözcüğünden ibaret olup, bu ibare Türk toplumunda oldukça yaygın olarak bulunan bir soyadıdır. Bu sözcük telaffuz edildiğinde ortalama tüketici kitlesinde belirli ve somut bir kişinin akla gelmesi mümkün değildir. Davalının sonradan tescil ettirdiği marka ise “...” ad ve soyadından oluşan kelime markası olup, bu ibarenin telaffuz edilmesi halinde, tüketicilerin aklına belirli ve somut bir kişinin gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu anlamda 556 sayılı Marka KHK’nın .../...-b maddesi uyarınca, markaların tescil ettirildiği 11.sınıfta yer alan sobalar, ısıtıcılar vb. malları yönünden nispeten bilinçli kitle olan ortalama tüketici kitlesinin, “...” ve “...” markaları arasında, markaların zihinlerinde bıraktığı toplu intiba itibariyle her hangi bir benzerlik ve bağlantı kurmayacakları, her ikisinin de aynı/bağlantılı ticari işletmelere ait olduğunu düşünmeyecekleri, dolayısıyla markaların karıştırılma tehlikesine maruz kalmayacağı kanaatindeyiz. Nitekim, benzer bir olayda, mehaz AB Marka Direktifindeki aynı hükmü uygulayan AB Adalet Divanı da; daha önceden tescilli “...” markasına karşılık, sonradan tescil ettirilen “...” ibaresinin aynı mallar yönünden dahi karıştırılmayacağına hükmetmiş olup (ABAD Nihai Temyiz Genel Kurulu ....06.2010 T. C-51/09 P), yukarıda açıklanan nedenlerle davanın bozma kararı verilmesi gerekirken, davanın kabulüne dair yerel mahkeme kararını onayan Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.