Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/817
Karar No: 2021/2653
Karar Tarihi: 24.03.2021

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2021/817 Esas 2021/2653 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi         2021/817 E.  ,  2021/2653 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alınında bulunan 106 ada 8, 9, 10 ve 109 ada 2 parsel sayılı 14.102.89, 2.226.48, 2.226.78, 1.719.10 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal ve hibe nedeniyle; 380 ada 3, 383 ada 7 ve 8 parsel sayılı 454.29, 3.111.58, 8.065.95 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 381 ada 1, 2, 3 parsel sayılı 2.186.34, 8.051.85, 6.796.45 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı nedeniyle yarı yarıya olmak üzere ... ile ... adına; 384 ada 12 parsel sayılı 10.304.56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal, taksim nedeniyle ... ile ... mirasçıları adına; 384 ada 21 parsel sayılı 4.131.25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal, taksim nedeniyle ... adına ve 389 ada 10 parsel sayılı 6.114.95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise vergi kaydı, irsen intikal ve satın alma nedeniyle ... ... mirasçıları adına tespit edilmiştir. Davacı ..., dava konusu 106 ada 8, 9, 10, 109 ada 2, 380 ada 3, 381 ada 2, 3, 383 ada 7, 8, 384 ada 12 parsel sayılı taşınmazların babası ...’dan geldiğini ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, muris ... mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle; davacılar ... ve ..., dava konusu 384 ada 12, 21, 389 ada 10 parsel sayılı taşınmazların ...’dan geldiğini, 12 ile 21 parselin murisleri ...’a hibe edildiğini, 10 parselin ise taksim sonucu ... ... kaldığını ve murisleri ... tarafından ..." dan satın alındığını ileri sürerek murisleri ... mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle; davacı ..., dava konusu 389 ada 10 parsel taşınmazın kök muris ... ...’den geldiğini, terekesinin taksim edilmesi sonucu taşınmazın muris annesi ... ...’ye kaldığını, kendisinin ...’nin tek mirasçısı olduğunu ileri sürerek, adına tescil edilmesi istemiyle; davacılar ... ve ..., dava konusu 380 ada 3, 381 ada 1, 2, 3, 383 ada 7, 384 ada 12, 389 ada 10 parsel sayılı taşınmazların muris ... ... geldiğini ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, ... .... mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında müdahil ..., dava konusu 383 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ile 384 ada 21 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına yönelik alırak, tapu kaydına dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 381 ada 1, 2, 3, 389 ada 10, 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın reddi ile bu taşınmazların tespit gibi tescillerine; 106 ada 8, 9, 10, 109 ada 2, 384 ada 12, 21 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile miras payları oranında ... mirasçıları adına; 383 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile 1/2 payın ... adına, 1/2 payın miras payları oranında ... mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili, davacı-davalı bir kısım ... mirasçıları vekili, asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dava konusu 381 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davaların reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hükmü temyiz yetkisi, temyizde hukuki yararı bulunmak kaydıyla davanın taraflarına ve aleyhine hüküm kurulan üçüncü kişilere aittir. Somut olayda; hükmü temyiz edenlerin murisi, çekişmeli taşınmazlarda hisseli şekilde kayıt maliki olup, bağımsız hak talebi ile çekişmeli taşınmazlar hakkında açılmış bir davaları ya da yargılama sırasında eldeki taşınmazlar yönünden davaya katılma talepleri bulunmadığı gibi, aleyhlerine bir hüküm de kurulmamıştır.
    Hal böyle olunca; hükmü temyizde hukuki yararı bulunmayan davalı ... ve ... vekilinin temyiz inceleme isteminin REDDİNE,
    2- Dava konusu 383 ada 8 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik davalı ... ... mirasçılarından ... ... ve ... ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz edenin sıfatına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
    3- Dava konusu 106 ada 8, 9, 10 ve 109 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı ..., çekişmeli parsellerin kök muris babası ..."dan geldiğini ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek dava açmış; davalı ... mirasçılarından ... ve ... ise, 19.02.1964 tarihli hibe senedine dayanarak, çekişmeli taşınmazların muris dedeleri ... ... tarafından babalarına hibe edildiğini ve taşınmazlara kendilerinin zilyet olduklarını savunmuşlardır. Mahkemece, nizalı taşınmazların tarafların müşterek murisi ..." dan geldiği ve terekesinin taksim edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ile dayanak belgeleri getirtilip dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları denetlenmemiş, senet tanıkları çağrılıp dinlenmemiş ve hibe senedi yöntemince zemine uygulanıp kapsamı belirlenmemiştir. Ayrıca, tarafların iddia ve savunmalarına göre, çekişmeli taşınmazların öncesinde müşterek muris ...’e ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı anlaşılmakta olup, uyuşmazlık, davalı tarafın dayandığı ve tespite esas 1964 tarihli hibe senedinin taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, taşınmazların zilyetliğinin hibe senedi ile ...’a devredilip devredilmediği noktasında toplanmaktadır. Çekişmeli taşınmazlar öncesinde tapusuz olup, tapuya kayıtlı olmayan bu taşınmazlar iddia edilen hibe senedinin düzenlendiği tarih itibariyle menkul mal hükmündedir. Taşınmazların mülkiyetinin lehine hibe yapılan ...’ya geçtiğinin kabulü için, zilyetliğin de müşterek muris tarafından ..."ya devredildiğinin ispatı gerekir. Her ne kadar senet içeriğinde taşınmazların zilyetliğinin ..."ya teslim edildiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamından ..."nın taşınmazlarda murisin ölümünden önce kendi adına mı zilyet olduğu yoksa feri zilyet mi olduğu hususu kesin olarak tespit edilememiştir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, komşu parsellerin tutanak ve dayanak belgeleri getirtilip, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve senet tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların iddia edildiği gibi müşterek muris ... tarafından davalıların murisi ..." a hibe edilip edilmediği, edilmiş ise zilyetliğin ...’ ya devredilip devredilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tespit tutanağı ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı, dosya kapsamında mevcut davalı tarafın iddiasının dayanağını teşkil eden hibe senedi yöntemince zemine uygulanmak suretiyle sınırları ve çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli ve bu hususta fen bilirkişisine, senet uygulamasına ilişkin denetime elverişli kroki ve rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ... ... ve ... ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
    4- Dava konusu 384 ada 12 ve 21 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava konusu taşınmazların tespitleri, taşınmazların kadastro sırasında 1937 tarih 446 nolu vergi kaydı uyarınca ... ... adına kayıtlı iken vefatı ile mirasçılarına intikal ettiği ve terekesinin taksimi sonucu 12 parselin ... ... ve ... ..." a, 21 parselin ise ... ..." a isabet ettiği belirtilerek yapılmıştır. Davacı ..., çekişmeli 12 parselin kök muris babası ..."dan geldiğini ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek; davacılar ... ve ... ... ise, çekişmeli taşınmazların ... ... tarafından babaları ...’a 19.04.1964 tarihli hibe senedi ile bağışlandığını ileri sürerek dava açmışlar; yargılama sırasında müdahil ..., çekişmeli 21 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 700.47 metrekarelik kısmının kendisine ait tapu kaydının kapsamında kaldığı iddiasıyla davaya katılmıştır.
    Mahkemece, nizalı taşınmazların tarafların müşterek murisi ..."dan geldiği ve terekesinin taksim edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ile dayanak belgeleri getirtilip dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları denetlenmemiş, senet tanıkları çağrılıp dinlenmemiş ve hibe senedi yöntemince zemine uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, asli müdahilin dayandığı tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtilip yöntemince zemine uygulanmamış, revizyon görüp görmediği araştırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu 21 parsel ile dava dışı 13 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın neresi olduğu sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmamış ve ihtilaflı kısmın kimin zilyetliğinde bulunduğu kesin olarak belirlenmemiştir. Ayrıca, tarafların iddia ve savunmalarına göre, çekişmeli taşınmazların öncesinde müşterek muris ...’e ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı anlaşılmakta olup, uyuşmazlık, davalı tarafın dayandığı ve tespite esas 1964 tarihli hibe senedinin taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, taşınmazların zilyetliğinin hibe senedi ile ...’a devredilip devredilmediği noktasında toplanmaktadır. Çekişmeli taşınmazlar öncesinde tapusuz olup, tapuya kayıtlı olmayan bu taşınmazlar iddia edilen hibe senedinin düzenlendiği tarih itibariyle menkul mal hükmündedir. Taşınmazların mülkiyetinin lehine hibe yapılan ...’ya geçtiğinin kabulü için, zilyetliğin de müşterek muris tarafından ..."ya devredildiğinin ispatı gerekir. Her ne kadar senet içeriğinde taşınmazların zilyetliğinin ..."ya teslim edildiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamından ..."nın taşınmazlarda murisin ölümünden önce kendi adına mı zilyet olduğu yoksa feri zilyet mi olduğu hususu kesin olarak tespit edilememiştir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, komşu parsellerin tutanak ve dayanak belgeleri ile katılanın dayandığı tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtilmeli, tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği sorularak, revizyon görmüşse revizyon gördüğü parsellere ait tespit tutanakları ve tespitleri kesinleşmiş ise oluşan tapu kayıtları celp edilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve senet tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların iddia edildiği gibi müşterek muris ... tarafından davalıların murisi ..." a hibe edilip edilmediği, edilmiş ise zilyetliğin ...’ ya devredilip devredilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü, katılanın talepte bulunduğu 700.47 metrekarelik kısmın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı, bu kısımda kimin zilyet olduğu, dava konusu 21 parsel ile dava dışı katılanın malik olduğu 13 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın neresi olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tespit tutanağı ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı, dosya kapsamında mevcut davacı tarafın iddiasının dayanağını teşkil eden hibe senedi yöntemince zemine uygulanmak suretiyle sınırları ve çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli; ayrıca katılanın dayandığı tapu kaydı yöntemine uygun şekilde uygulanarak katılanın iddiasına konu bölümü kapsayıp kapsamadığı tespit edilmeli; fen bilirkişisine, senet ve tapu kaydı uygulamasına ilişkin denetime elverişli kroki ve rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... mirasçılarından ... ... ve ... ... vekili ile asli müdahil vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
    5- Mahkemece 108 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş ise de, Kadastro davalarında tutanak aslının dosya içinde bulunması zorunlu olmasına rağmen adı geçen taşınmazın tutanak aslına ve bu tutanağa itiraz edildiğine ilişkin dava dosyalarına asıl ve birleşen dosyalar içinde rastlanılmadığı, buna karşın dava konusu 380 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ait tutanak aslının dosya içinde bulunduğu, ancak anılan parsel hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, tutanak aslı dosyada bulunan dava konusu 380 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, bu konuda bir karar verilmemesi, buna karşın dosya arasında tutanak aslı ve hakkında açılan dava bulunmayan, başka bir ifade ile temyize konu dosyada dava konusu olmayan 108 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile bu taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA,
    6- Dava konusu 383 ada 7 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz edenin sıfatına göre, davalı ... ... mirasçılarından ... ... ve ... ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: Mahkemece, katılanın delil olarak dayanığı ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi" nin 1994/729 Esas 1997/140 Karar sayılı dava dosyası getirtilerek bu dosyanın kesinleşip kesinleşmediği, tarafları bağlayıp bağlamayacağı açıklığa kavuşturulmamış ve anılan dava dosyasında verilen hükme esas kroki uygulanarak hükmün dava konusu 383 ada 7 parsel sayılı taşınmazı kapsayıp kapmadığı belirlenmemiştir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, katılan ..." in delil olarak dayandığı dava dosyası getirtilmeli, bundan sonra taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, anılan dava dosyasında verilen hükme esas krokinin mahalli bilirkişilerin yardımı ve fen bilirkişi eliyle zemine uygulanması suretiyle, dava konusu taşınmazın müdahilin iddia ettiği kısım içerisinde kalıp kalmadığı belirlenmeli; söz konusu hükmün taraflar için bağlayıcı olup olmadığı değerlendirilmeli; ayrıca dinlenilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, asli müdahil vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
    7- Dava konusu 389 ada 10 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava konusu taşınmaz, kadastro sırasında 1937 tarih 410 nolu vergi kaydı ve irsen intikal nedeniyle ... ... mirasçıları adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ... ..., çekişmeli taşınmazın kök muris ... ..."den geldiğini, taksim sonucu ..." ye kaldığını ve ..." den de babaları ... ...’un 1960 yılında senet ile satın aldığını; davacı ... ise çekişmeli taşınmazın kök muris ... ..." den geldiğini, taksim sonucu annesi ... ..." ye kaldığını ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece, davacıların davalarını ispat edemedikleri gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, kök muris ... ’ın terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise çekişmeli taşınmazın kime isabet ettiği netleştirilmemiş; davacılar ... ile ..." un, taksim sonucu ..." ya kaldığını iddia ettikleri taşınmazı babaları ..."nın, ...’dan satın aldığına ilişkin 1960 tarihli senet keşif mahallinde uygulanarak kapsamı belirlenmemiş, söz konusu senette belirtilen taşınmazın dava konusu taşınmaz olup olmadığı, dava konusu taşınmaz ise, ne zamandan beri kim tarafından ne sıfatla kullanıldığı araştırılmamış, bu konuda söz konusu senetlerde imzası bulunan tanıklardan halen hayatta olanların dinlenilmesi gerektiği düşünülmemiş olması nedeniyle, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
    Kural olarak, terekenin bir bütün olarak tüm mirasçılara intikal ettiğinin kabulü zorunludur. Bunun aksini iddia eden mirasçının, mirasçılar arasında yöntemince yapılmış taksimi veya mirasçıları arasındaki pay devirlerini ispat etmesi gerekir. Tarafların iddia ve savunmalarına göre, çekişmeli taşınmazın öncesinde müşterek muris ... ..." ye ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kök muris ..." ın terekesinin usulüne uygun şekilde taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise nizalı taşınmazın kime ya da kimlere kaldığı noktasında toplanmaktadır.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, her iki davacı arasında menfaat çatışması söz konusu olduğundana, ortak vekille davaya devam edilemeyeceği hususu gözetilerek bu usuli sorun giderilmeli ve bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımıyla keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, dinlenecek bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmazın kök muris ... ..." nin mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse hangi tarihte taksim edildiği, bu taksimde kime ne verildiği, her bir mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiği veya her bir mirasçının ne şekilde razı edildiği, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ve ne şekilde zilyet edildiği hususları sorulup maddi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı açıklattırılmalı; senet tanıkları dinlenilmek suretiyle davacılar ... ve ..." un dayandığı senetin içeriği ve nizalı taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmeye çalışılmalı; beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki çelişkinin giderilememesi halinde, hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; teknik bilirkişiye, senet uygulamasını ve senedin kapsamını da gösterir şekilde, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar ... ... ve ... vekili ile davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi