Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5377
Karar No: 2019/8941
Karar Tarihi: 21.11.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/5377 Esas 2019/8941 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davanın konusu, iş kazası sonucu sürekli işgöremez durumuna giren sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ile yapılan masraf ve ödemelerden oluşan Kurum zararının tahsili istemidir. Mahkeme, sigortalının kaza tarihinde davalı şirket işçisi olduğu tespit edilerek, dava dışı taşeronun üçüncü kişi olduğu ve kusuru bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde işveren davalı şirketin %90, sigortalının %10 kusurlu olduğunu kabul etmiştir. Ancak, sigortalının asli kusurlu kabulü ve açılan tazminat davasında sigortalının %20 oranında kusurlu kabulüyle verilen kararların dikkate alınması gerektiğinden, sigortalıya verilen %10 oranındaki kusur oranının az olduğu belirtilmiştir. Kararda, kazaya uğrayan sigortalının olay tarihinde davalı şirket işyerlerinde çalıştığına dair hizmet cetveli ile işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin bulunması nedeniyle dava dışı taşeronun olmadığı, işçi olduğunun kabul edildiği belirtilmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 12. maddesi uyarınca iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması gerektiği, kusur oranları dikkate alınarak işverenin rücu alacağından sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kanunun 21/1. maddesi uyarınca iş kazası ve
10. Hukuk Dairesi         2019/5377 E.  ,  2019/8941 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Dava, 17.07.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %50 oranında sürekli işgöremez durumuna giren sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ile yapılan masraf ve ödemelerden oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"dur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak verilen kararda; sigortalının kaza tarihinde davalı şirket işçisi olduğu tespit edilerek, önceki kararlarda taşeron kabulü ile kusur verilen dava dışı ..."un üçüncü kişi olduğu ve kusuru bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde işveren davalı şirketin %90, sigortalının %10 kusurlu olduğunun kabulü ile karar verildiği görülmüştür.
    5510 sayılı Kanun"un 12. maddesi hükmüne göre, kazaya uğrayan sigortalının olay tarihinde davalı şirket işyerlerinde çalıştığına dair hizmet cetveli ile işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin varlığı nedeni ile dava dışı ..." un taşeron olmadığının, işçi olduğunun kabulü yerindedir.
    Ancak, olay nedeni açılan ceza davasında sigortalının asli kusurlu kabulü, sigortalı tarafından açılan tazminat davasında sigortalının % 20 oranında kusurlu kabulü ile verilen kararların Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği hususu dikkate alınarak, sigortalıya verilen %10 kusur oranının az olduğu anlaşılmaktadır;
    5510 sayılı Kanun"un 21. maddesi kapsamında kusurun belirlenmesinde; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları dikkate alınarak, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının kusur oran ve aidiyetleri konusunda yeniden iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan rapor alınması gereklidir.
    2-Davalı işveren ve sigortalının kusur durumunun tespitini takiben, 5510 sayılı Kanun"un 21/1. maddesi uyarınca işverenin rücu alacağından sorumluluğu belirlenmelidir. Anılan maddede, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere rücu alacağından sorumluluk belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerekmektedir. Ancak, maddede sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan ya da ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden herhangi bir sınır öngörülmediğinden, işverenin masraf ve ödemelerden sorumluluğu kusur oranı dikkate alınarak belirlenmelidir.
    Kabule göre, sigortalıya yapılan hastane masrafları ve geçici işgöremezlik ödeneğinin kusur oranları dikkate alınmaksızın ve davacının bu masraf ve ödemeler için yaptığı ıslah talebini de aşar şekilde hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırıdır.
    Mahkemece; açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca sigortalı ile davalının kusur oran ve aidiyetleri konusunda iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması gerektiği ve bu kusur oranları dikkate alınarak 5510 sayılı Kanunun 21/1.maddesi uyarınca işverenin rücu alacağından sorumluluğu belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi