Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2267
Karar No: 2015/19288
Karar Tarihi: 27.10.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/2267 Esas 2015/19288 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/2267 E.  ,  2015/19288 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 15/01/2013
    NUMARASI : 2012/459-2013/37

    Hazine ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü aralarındaki dava hakkında Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 15.01.2013 tarih ve 459/37 sayılı hükmün Daire"nin 14.11.2014 gün ve 2014/19009 Esas-2014/20842 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK"nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE ve anılan Kanunun 442. maddesi uyarınca (6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı HUMK"nun 427 ila 454. maddeleri yürürlükte bulunduğundan) takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye irad kaydına ve 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına 27.10.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava ve temyiz edilen hüküm 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca tapu iptal/terkin talebine ilişkindir.
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının (sebeplerinin) kapsamı dışında kalmış olan kısımları (bölümleri) kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme bozma kararının kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.Yani kesinleşmiş olan bu bölümler, o bölümler lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Baki Kuru:Hukuk Muhakemeleri Usulü,6. Baskı, Cilt V, İstanbul 2001, sh.4762). Bu sonuç, aynı zamanda Yargıtay’ın 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın da bir gereğidir. Yargıtay’ın bu konuda pek çok emsal kararı bulunmaktadır (bkz.Y.HGK.nun 22.04.1999 tarih, 11/290-296 sayılı kararı). Yargıtay, tarafların bildirdiği temyiz sebepleriyle bağlı değilse de (HUMK.m.439/2), tarafların temyiz talebiyle bağlıdır.Yargıtay hükmün temyiz edilmeyen (ve bu nedenle de kesinleşen) bölümü hakkında temyiz incelemesi yapamaz ve hükmün temyiz edilmeyen bölümünü bozamaz. HUMK.439/2.maddesi hükmü, hükmün yalnız temyiz edilen bölümü hakkında uygulanır (Baki Kuru, age.Cilt V, Sh.4626).Bu bakımdan, temyiz edilen hükmün, daha önce Yargıtay denetiminden geçerek,bozma konusu yapılmamış bölümleri, onama hükmünde olduğu ve varsayımsal onama kararı kesinleştiği takdirde; kısmi temyiz gibi sonuç doğurur ve hükmün onanmış sayılan bölümleri kesinleşir ve bu nedenle HUMK"nun 439/2.maddesi uyarınca, Yargıtay’ın tarafların gösterdiği temyiz sebepleriyle bağlı olmadığı gerekçesiyle yeniden temyiz denetime tabi tutulamaz.
    "Kamu düzeni ilkesi” atlanmış veya gündeme gelmiş olsa bile, yerel mahkeme kararlarının kesinleşen bölümleri hakkında, hükmün kesinleşmeyen bölümleriyle ilgili temyiz incelemesi sırasında, kesinleşen bölümlerine yönelik yeniden temyiz incelemesi yapılamaz. Böyle bir durumda “kamu düzeni ilkesi” bir istisna teşkil etmez. Hükmün kesinleşen bölümleriyle ilgili olarak, Yargıtay’ın temyiz inceleme aşaması için yukarda açıklanan biçimde inceleme yapma yükümlülüğü, yerel mahkemelerin elindeki davaları sonuçlandırması bakımından da geçerlidir.Yerel mahkeme, temyiz süresinin geçirilmesi veya hükmün kısmen temyizi ya da Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucu hükmün bir bölümünün bozmaya konu edilmemesi ve bu nedenlerle kesinleşmesine rağmen hükmün o bölümü hakkında kendiliğinden önceki hükme aykırı karar verir, ya da Yargıtay hükmün o bölümü kesinleştiği halde, o bölümü yeniden temyiz incelemesine tabi tutup o bölüm hakkında kesinleşme sonucuna aykırı olarak yeni bir karar verirse; bu kararların hukuki sonucu ne olacaktır? Kuşkusuz, bu şekildeki yerel mahkeme kararlarının temyiz edilmeleri üzerine Yargıtay tarafından düzeltilmesi olanaklıdır.Ancak Yargıtay bu şekilde hatalı bir bozma kararı verip, yerel mahkeme bu bozma kararına direnmezse ne olacaktır? Yargıtay uygulaması ve öğreti görüşü, bu gibi kararların “yokluk” hükmüyle sakat olacağı ve Yargıtay’ın haber aldığı böyle bir yanlışlığı düzeltilebileceği şeklindedir(Baki Kuru;age.Cilt V. sh.4565; Y.7.HD. 18.19.1985 t.371/11115 Esas ve Karar-YKD 1985/12,sh.1795; Y.9.HD. 13.12.1967 t.1057/1095- Mustafa Çemberci-İŞ Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 1969,sh.205).Varılan bu sonuçlar, aynı zamanda Medeni Usul Hukuku’nun temel ilkelerinden “hukuki güvenlik ilkesi”nin de bir gereğidir.
    Hukuki güvenlik ve yargıya güven kesin hüküm ilkesi ile sağlanır. Hukuki güvenlik ilkesi; Hukuk Devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşulu olup, mevcut emredici hukuk kurallarının herkese eşit şekilde ve düzgün bir şekilde uygulanmasını da içeren bir ilkedir. T.C. Anayasa’sının 2. maddesi’nde Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk Devleti kişilerin hukuki güvenliğini sağlayan bir devlettir. Hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Hukuk Devleti hukuk kurallarının onu koyanlar da dahil olmak üzere, her kişi ve kuruluşu bağlamasını ifade eder. Hukuk devleti kavramının özünü devlet organlarının hukuka bağlılığı yani, yönetimin eylem ve işlemlerini hukukun içinde kalarak yerine getirmesi oluşturmaktadır. T.C. Anayasa"sının 36. maddesi; “Herkes… adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü içerir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma başlığı taşıyan 6. maddesinde; “Herkes … davasının …. hakkaniyete uygun…… olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.” denilmektedir. Adil yargılanma hakkının en önemli alt kavramlarından birisi, “silahların eşitliği ilkesi”dir. Yargılamada taraflar arasında adil, hakkaniyete uygun bir denge kurulması gerekir. Anayasa’nın 2. maddesiyle benimsenen hukuk devletinde, hukuki güvenliği sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi vazgeçilmez temel unsurlardandır. Hukuk Devletinde yasama, yürütme ve yargının hukuka bağlı olması gerekir. Yargısı hukuka bağlı olmayan bir Devlette vatandaşların kendilerini güvencede hissedebileceklerini söylemek mümkün değildir. Hukuk Devletinde bireyler devlete güven duyabilmeli aynı şekilde Devlet de bu güveni vatandaşa verebilmelidir. Kesin hükme saygı uluslararası hukuk düzenine özgü hukukun genel ilkelerinden biri olarak da kabul görmektedir. Eğer bir hukuk sistemi içerisinde yargının verdiği ve bağlayıcı olan bir kesin hüküm işlevsiz bir duruma getirilmiş ise adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden söz edemeyiz.
    Somut olayda, Mahkemece verilen esas yönünden hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin 31.07.2009 tarihli kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin 24.06.2010 tarih ve 2010/5487-7487 Esas ve karar sayılı ilamıyla esasa ilişkin bozma isteği reddedilerek; sadece yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bozulmuş; daha sonra karar düzeltme talebi de reddedilmek suretiyle ret kararı kesinleşmiştir. Bozmadan sonra devam eden yargılama sadece yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkindir. Bu bozmadan sonra, gerekmediği halde davanın esası hakkında mahkemenin yeniden ret kararı vermesi, bunun da temyizi üzerine Yargıtay 1.HD"nin 15.12.2011 tarih ve 2011/11345-12851 Esas ve Karar sayılı ilamla esas yönünden de kısmi kabul kararı verilmesi gerektiğini belirterek hükmü bozması, yerel mankemenin de bu bozma kararına uyması sonucu, verdiği 15.01.2013 tarihli ilamla davanın esas yönünden de kabul kararı yoklukla sakat olup; bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle Yargıtay 1.HD"nin uyulmasına karar verilen 15.12.2011 tarihli bozma ilamı ve buna uyularak verilen mahkemenin 15.01.2013 tarihli son kararı, davanın esası yönünden kesin hükme aykırılık nedeniyle yok hükmünde olduğundan; bu kararlara itibar edilmeyerek, karar düzeltme talebinin kabul edilerek Dairemizin 14.11.2014 tarihli onama kararının kaldırılması ve hükmün "davanın esası yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı" verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun karar düzeltme talebinin reddi kararına katılmıyorum. 27.10.2015

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi