Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/12-205
Karar No: 2012/787

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/12-205 Esas 2012/787 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/12-205 E.  ,  2012/787 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/10/2011
    NUMARASI : 2011/476-2011/1051

    Taraflar arasındaki “şikâyet" isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine, dair verilen 15.06.2009 gün ve 2009/1909 E., 2009/1700 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.04.2010 gün ve 2009/28149 E., 2010/9243 K. sayılı ilamı ile,
    (...Borçlu vekili şikayetinde; Alacaklının borçlu nezdinde 3. şahıs olan Milli Savunma Bakanlığı İç Tedarik İzmir Bölge Başkanlığına gönderdiği İİK."nun 89/1 maddesine dayalı haciz ihbarnamesinin gönderilme tarihi itibariyle mevcut bakiyeleri ile sınırlı olması gerektiği, gönderilme tarihi itibariyle doğmamış bir hak ve alacağın yahut sonraki zamanda doğacak veya doğması muhtemel hak ve alacakların haczinin mümkün olmadığını belirterek icra memurluğunun 20.05.2009 tarihli kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İcra mahkemesince borçlu ile 3. şahıs arasındaki ticari ilişkinin sabit olduğu, Milli Savunma Bakanlığı İç Tedarik Bölge Başkanlığının haciz ihbarnamesine yönelik cevabının (ihbarname gönderilme tarihi itibariyle Hiçbir alacağı bulunmadığını, ancak ileride ticari ilişki nedeniyle doğabilecek alacağı bulunmasının muhtemel olduğu, başka alacaklıların da haciz ihbarnameleri gönderdiği) yasal olduğu ve borçlunun 3. şahıs nezdindeki alacağın haczedilmesinin olanaklı olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
    Kural olarak ileride doğacak muhtemel bir hakkın haczi mümkün değildir. Bu nedenle İİK.nun 89. maddesi gereğince 3. şahsa, borçlunun nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczini şeklinde haciz ihbarnamesinin çıkarılması halinde 3. şahsın sorumluluğu haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durumla (fiili durumla) sınırlı olacağından ileride doğacak, doğması muhtemel bu hakkın bu aşamada 3. şahısca ret olarak bilinmesi mümkün olmadığından bu şekilde çıkarılan haciz ihbarnamesi yukarıda açıklanan nedenle muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmaz.
    Somut olayda; Takip dosyası incelendiğinde borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 10.03.2009 tarihinde tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, alacaklının borçlu ve 3. şahıslardaki menkullerine haciz konulmasını talebi üzerine borçlunun 18.05.2009 tarihinde icra dairesine müracaat ederek 3. şahıs olan Milli Savunma Bakanlığı İç Tedarik İzmir Bölge Başkanlığına İİK."nun 89/1 maddesine dayanılarak gönderilen haciz ihbarnamesinin bu ihbarnamenin 3. şahsın eline geçtiği tarihi itibariyle sorumluluğu bulunduğunu, bu tarihten sonra ve gelecekteki doğması muhtemel bir hakkın haczedilemeyeceğinin borçluya bildirilmesini talep ettiği, icra memurluğu da 18.05.2009 tarihli kararı ile borçlunun talebinin reddine karar verdiği, borçlunun ise icra memurluğunun redde ilişkin kararının kaldırılmasını şikayet yoluyla talep ettiği anlaşılmaktadır.
    O halde; İcra Mahkemesine başvuran borçlunun şikayetinin bu kurallar ışığında değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Şikayetçi vekili


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    İstek, icra memuru işlemini şikâyete ilişkindir.
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Şikayetçi vekili, 3. şahıs Milli Savunma Bakanlığı İç Tedarik İzmir Bölge Başkanlığına gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, 3. kişi tarafından verilen cevapta takip borçlusunun alacağı olmadığı gerekçesi ile itiraz edilmiş olmasına rağmen haciz ihbarnamesinin gönderiliş tarihinden sonraki vadesi gelmeyen henüz tahakkuk etmemiş olan müvekkili şirket alacak bakiyelerine önceki tarihli 89/1 haciz ihbaranemelerini ilgi tutarak haciz ve bloke konulduğunun bildirildiğini, ancak ileride doğacak muhtemel bir hak ve alacağın haczinin hukuken mümkün olmadığını bu nedenle İcra Müdürlüğünün 3. Şahsın sorumluluğunun haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durum ile sınırlı olduğu, bu tarihten sonra ve gelecekteki doğması muhtemel bir hakkın haczedilemeyeceğinin bildirilmesi ile ilgili talebin reddine ilişkin 20.05.2009 tarihli işleminin iptaline karar verilmesini şikayet yolu ile istemiş, mahkemece, takipte 3.şahıs Milli Savunma Bakanlığı İç Tedarik Bölge Başkanlığı’na gönderilen haciz ihbarnamesine verilen 23.02.2009 tarihli cevapta söz konusu firmanın 23.02.2009 tarihi itibarıyla başkanlıklarından hak ediş alacağının bulunmadığı, borçlu adına başka haciz ihbarnamelerinin de geldiği 24.02.2009 tarihli cevapta da müteakip dönemde doğabilecek alacaklarının takibinin İç Tedarik Bölge Başkanlığı saymanlığından yapılmasının bildirildiği, borçlunun şikayetinin haciz ihbarnamesinin doğması muhtemel alacaklar için de yazılmasına ilişkin olup, bu konuda şikayet hakkı bulunduğu, borçlu ile 3.şahıs şirketin aralarındaki ticari münasebet-hukuki ilişki sabit olduğu bu nedenle 3. şahıs Milli Savunma İç Tedarik Bölge Başkanlığının haciz ihbarnamesine cevabı son derece yasal ve yerinde olduğundan, alacağın haczedilmesi olanaklı olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
    Şikayetçi tarafça temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
    Yerel Mahkeme; önceki gerekçelerle ve ayrıca, takip borçlusu ile 3. şahıs arasında hukuki ilişki (sözleşme) mevcut olduğu ve 3. şahsın haciz ihbarnamesine verdiği cevapta açıkça işbu sözleşmeden kaynaklı olarak borçlunun yedlerinde henüz ödeme zamanı gelmemiş hak edişinin bulunduğu bildirilip haciz sıraya konulduğunu, burada artık doğması beklentiden ibaret bir hak ve alacağın haczedildiğinden söz edilemeyeceğini, hak ediş alacağının ödeme günü alacaklıların İİK 89/1 haciz ihbarnamesi göndermelerini beklemenin tamamen abesle iştigal olduğu gerekçesiyle, ilk kararında direnmiş; direnme kararını şikayetçi taraf temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu’nca işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce; bozma sonrasında yapılan yargılamada şikayetçi vekilinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini istemesi karşısında, Yerel mahkemenin direnme kararı verip veremeyeceği ön sorun olarak incelenip, tartışılmıştır.
    Bu noktada, uyuşmazlığın çözümü bakımından, şikâyeti düzenleyen İcra İflas Kanunu hükümlerine ve şikâyetin taraflarına da değinmekte yarar vardır.
    2004 sayılı İİK. nun 16. maddesine göre; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi şikâyetteki amaç, hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi olduğundan burada bilinen anlamda bir dava bulunmamaktadır. Şikâyet; icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yoludur. Dolayısıyla şikâyette davalı ve davacı değil şikâyet eden ve şikâyet olunan bulunur. Buna rağmen uygulamada şikâyet eden yerine davacı, şikâyet olunan yerine davalı denilmektedir. Sadece alacaklı ve borçlu değil hukuki yararı olan herkes şikâyet yoluna başvurabilir. Şikâyetin pasif tarafını, işlemle ilgisi olan kişiler oluşturacağı, şikâyetin İcra ve İflas Daireleri’nin işlemlerinin Tetkik Merciinde hukuka uygunluğunun incelenmesini ifade etmesi nedeni ile İcra ve İflas Dairesinin (memurunun) şikâyetin pasif tarafını teşkil etmeyeceği, ancak Tetkik Merciinin işlemlerin hukuka uygunluğunun incelenmesi sırasında memurdan açıklama isteyebileceği, bu nedenle icra ve İflas memurunun şikâyetin pasif tarafını teşkil etmediği doktrinde de kabul edilmektedir. (Hakan Pekcanıtez, İcra ve İflas Hukuku’nda Şikâyet, Ankara 1986, s. 109).
    17.07.2003 T. Ve 4949 sayılı Kanunun 4 ncü maddesiyle yeniden düzenlenen İcra ve İflas Kanunu"nun 18/III maddesine göre, " Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Yerel mahkeme, İİK. nun. 16 maddesine göre takdir hakkını duruşma açma yönünde kullanmıştır. Bu durumda bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma gününü bildiren davetiyenin şikayetten etkilenen takip borçlusuna usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmalıdır.
    Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemenin, bozmadan sonra takip alacaklısına usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan ve şikayetçinin bozma kararına uyulmasına karar verilmesi yönündeki beyanına rağmen direnme kararı verilmesi usule uygun görülmemiştir.
    Hal böyle olunca; duruşma gününün, şikayet dilekçesinin ve bozma ilamının mahkemece icra dosyasındaki ilgililere usulüne uygun olarak tebliğ edilip, duruşmaya geldiklerinde bozma kararına karşı beyanları alındıktan sonra, bozma kararına uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmesi gerekirken, eksiklik giderilmeden direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekir.
    S O N U Ç :Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.11.2012 oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi