Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.02.2010 gün ve 2008/86 E., 2010/33 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.07.2011 gün ve 2010/7078 E., 2011/7863 K. sayılı ilamı ile ;
(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş; karar, davacılar ve davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, 240 promil alkollü olarak ve aşırı hızla kullandığı aracı ile davalıların murisi Fatih’in arıza yapan ve yol kenarına çektiği aracını itmeye çalışırken çarparak ölümüne neden olmuştur. Davalı sürücü Ceza mahkemesinde yargılanmış, adli tıp kurumundan alınan kusur raporuna göre asli kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verilmiştir. Yerel mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre de davalı 6/8 kusurlu bulunmuştur.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak hak sahibine verilmesine karar vereceği manevi tazminat adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan kazada olayın oluşu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tarafların kusur oranları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarları yüksektir. Mahkemece daha düşük manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar N...E... D.. ve H...Z..D...vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; ölenin yakınları tarafından açılmıştır.
Davalılardan N..E.. D..., 240 promül alkollü olarak ve aşırı hızla kullandığı araç ile davacıların murisi F...in arıza yapan ve yol kenarına çektiği aracını itmeye çalışırken çarparak ölümüne neden olmuştur. Davalı sürücü Ceza mahkemesinde yargılanmış, adli tıp kurumundan alınan kusur raporuna göre asli kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verilmiştir. Yerel mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre de davalı asli kusurlu bulunmuş, mahkemece aracı kullanan N..E.. D..6/8, ölen F..U.. ise 2/8 oranında kusurlu kabul edilerek maddi tazminat miktarı belirlenmiştir. Davacılar M.. F..U... ve Y.. S.. çocuklarının ölümü nedeni ile uğradıkları maddi ve manevi zararlarının tazminini, davacı A...H. Uğur ise abisinin ölümü nedeni ile uğradığı manevi zararlarının tazminini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile anne yeter için 4.818,26 TL maddi, 40.000,00 TL manevi, baba F..U.. için 3.345,85 TL maddi 40.000,00 TL manevi ve kardeş Fatih için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar N... E..D..ile H..Z.. D..’den tahsiline karar verilmiştir.
Tarafların temyizi üzerine Özel Dairece, hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle manevi tazminat miktarı yönünden bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü temyize davalılar N.. E..D.. ile H... Z... Demir vekili getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Eldeki davanın yasal dayanağını oluşturan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Manevi Tazminat” başlıklı 47. maddesi ;
“Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara duçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.”
Hükmünü içermektedir.
Bu hükümle, hakimin ölenin ailesine adalete uygun tazminat verilmesi ilkesi kabul edilmiştir.
Bu maddenin düzenleme alanına giren gerek ölüm gerek cismanî zarar halinde, hakim "özel şartları dikkate alarak" hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedecektir. Bu husus maddenin lafzından açıkça anlaşıldığı gibi, ayrıca koruma amacı güttüğü hayat ve vücut bütünlüğünün özü de bunu gerektirir.
Hemen burada manevi tazminatın amacı üzerinde durulmasında yarar vardır:
Manevi tazminatın amacı, faili bir cezaya çarptırmaktan ziyade, mağduru tatmindir.
Manevi tazminat, ölüm olayı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçlamaktadır. Hakim, Türk Medeni Kanun’unun 4. Maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Nitekim Yargıtay da , 22.06.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı içtihadı birleştirme kararında “BK."un 47. maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin, ne de müstahdeminin kusurunun şart olmadığı..., ölenin veya cismani zarara uğrayanın birlikte sebebiyet verme nisbetinin yahut müterafik kusurunun özel hal ve şartlar içinde takdir edilmesi gerektiği" karara bağlanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut olaya gelince:
Dosya kapsamından, davacılar M... F..U.. ve Y.. S..’ün oğlu, A..H..’ın ise abisi 12.08.1988 doğumlu F..U..un 07.01.2008 tarihinde davalılardan N.. E..D..’in kullandığı aracın çarpması sonucu öldüğü, araç sürücüsünün olay sırasında 240 promül alkollü ve kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu sabittir.
Şu durumda, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında 26/06.19966 tarih 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun olan ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar N..E..D..ve H.Z.. D.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.