16. Ceza Dairesi Esas No: 2018/1811 Karar No: 2018/2509 Karar Tarihi: 10.09.2018
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1811 Esas 2018/2509 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ceza Dairesi, bir sanığın silahlı terör örgütüne üye olduğu suçlamasıyla verilen mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunu esastan reddetti. Temyiz edilen karar incelendiğinde, yerel mahkemenin ByLock delilinin hukuka uygunluğu hakkında ayrıntılı olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onaylanan gerekçelere uygun olduğu anlaşıldı. Ancak, hüküm fıkrasında silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanığın delalet maddesi olarak 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/1 maddesi gösterilmediği tespit edildi. Bu nedenle, hüküm BOZULDU ve düzeltildikten sonra onaylandı. Karar, Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesine dayanmaktadır.
16. Ceza Dairesi 2018/1811 E. , 2018/2509 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62,53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükümüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; Yasal şartları oluşmadığından, sanık müdafiinin duruşma isteminin CMK 299/1 maddesi gereğince REDDİNE, Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Yerel mahkemenin, ByLock delilinin hukuka uygunluğu ile ilgili olarak esas itibariyle ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında açıklanan gerekçeleri de benimsemiş olması karşısında gerekçede ayrıca Yargıtay uygulamalarına yanlış anlam yüklenerek; “Pek çok Yargıtay kararında "istihbarat kaynaklarından gelen veri ve bilgiler" yargılama sırasında delil olarak kabul edilmiştir. Yine Yargıtay kararlarında (Örneğin; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.11.2013 tarih 2013/8995-14476 E.K. Sy. Kararı gibi) terör örgütleriyle ilgili yapılanmanın ve grubun terör örgütü içinde olup olmadığı hususunun Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulması gerektiği belirtilmiş olup, bu konuda verilen cevabın da Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından toplanan "istihbarat kaynaklı veri ve bilgilerin" değerlendirilmesi sonucu açıklanan bir hukuki kanaat olmasına rağmen bu bilgiler mahkemelerce delil olarak kabul edilmektedir. CMK."nun 134. maddesinde düzenlenen "sanığa ait bilgisayar vs. dijital materyaller üzerinde inceleme yapılması" mahiyetinde de değildir. ” denilmek suretiyle hukuki dayanaktan yoksun değerlendirilmelere yer verilmesi sonuca etkili görülmemiştir. Sanık ve müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak; Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK"nın 303/1 maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, temel cezanın tayin edildiği hüküm fıkrasından “3713 sayılı TMK’nun 7/1 maddesi yollamasıyla” ibaresinin çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.