Taraflar arasındaki “boşanma, velayet, nafaka ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 1.Aile Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.05.2009 gün ve 2007/589 E.-2009/316 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 18.10.2010 gün ve 2009/15612 E.-2010/17079 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çoktur. Daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
3-Dava konusu bir kısım eşya dava sırasında 19.01.2009 tarihinde davacıya teslim edildiği halde bu eşyalar yönünden davanın konusuz kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde tüm eşyalar için isteğin reddi ile davalı lehine vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir.
4-Davacı kadının maddi tazminat talebi Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesinden kaynaklanmakta olup, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar vermek gerekirken, maddi tazminatın masraflara yönelik olduğu kabul edilip bu dosyadan tefrik edilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, boşanma, velayet, nafaka ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kocanın evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmediğini, alkol alışkanlığı ve başka kadınlarla ilişkileri nedeniyle uygunsuz hayat yaşadığı ve bu uygunsuz hayat nedeniyle yakalandığı hastalığı davacı karısına bulaştırdığını, tarafların bu nedenle ayrılmalarının zorunlu hale geldiğini beyanla tarafların boşanmaları ile müşterek çocukların velayetinin davacıya verilmesini, davacının yaşadığı ruhsal travma nedeniyle 100.000 TL manevi tazminata ve davacının ömür boyu sürecek tedavisi nedeniyle 100.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sürekli alkol aldığı iddiasının doğru olmadığını, tek seferlik hatası nedeniyle hastalık kaptığını ve bilmeden davacıya bulaştırdığını ancak davacının gerekli tedaviyi gördüğünü, bundan sonra sadece periyodik kontrol gerektiğini, davacının evi kendi isteği ile terk ettiğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu ve geliri bulunmayan davacıya velayet verilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, tarafların boşanmalarına, velayetin davacıya verilmesine, davacıya yoksulluk nafakası takdirine ve 50.000 TL manevi tazminat talebinin kabulüne, maddi tazminat talebinin ise tedavi giderlerine ilişkin olması nedeniyle tefrikine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda açıklanan gerekçelerle kısmen bozulmuştur.
Bozma ilamı üzerine Yerel Mahkemece, manevi tazminat miktarı ve vekalet ücretine ilişkin bozma ilamına uyulmasına, maddi tazminat talebi yönünden tefrik kararı verilemeyeceğine ilişkin bozma nedenine karşı ise direnilmesine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, davalı vekili temyiz dilekçesinde: mali durum araştırması yapılmadan manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu ve hükmedilen nafaka miktarının yüksek bulunduğu hususlarını temyiz gerekçeleri olarak bildirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce bozma ilamının (4) numaralı bendinde yer alan ve tefrik kararına yönelik bozma nedenine karşı verilen direnme hükmünün, davalı vekili tarafından temyiz edilip edilmediği hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
Yerel Mahkemece verilen direnme hükmü maddi tazminat talebi yönünden verilen tefrik kararına ilişkin olup, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık maddi tazminat talebi yönünden verilen tefrik kararının doğru olup olmadığı noktasındadır.
Ne var ki, davalı vekili temyiz dilekçesinde açıkça manevi tazminat ve nafakaya ilişkin temyiz nedenlerini bildirmiş, direnme konusu kısmı: hükmün maddi tazminat talebinin tefrikine ilişkin kısmını temyiz etmemiştir. Bu durumda davacının temyiz istemi Özel Daire’nin bozma kararına uyularak hükmedilen manevi tazminat ve nafaka miktarına ilişkin olup, ortada temyizen incelenmesi istenen bir direnme kararı bulunmadığından, diğer bir ifade ile hükmün direnmeye yönelik kısmına ilişkin temyiz bulunmadığından, ön sorunun varlığının kabulü ile bozma doğrultusunda verilen hükmün esasına ilişkin temyiz incelemesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Direnme hükmüne yönelik temyiz bulunmadığından hükmün direnme dışı hususlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/1.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.