3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17687 Karar No: 2018/5015 Karar Tarihi: 10.05.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17687 Esas 2018/5015 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2016/17687 E. , 2018/5015 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; davalının saha istihbaratına göre fiili kullanıcı olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle tespit edilen endekslere göre faturalandırma yapılarak abone ve davalı fiili kullanıcı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, faturalandırmanın mevzuata uygun yapıldığını belirterek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığını, aboneliğin bağlı olduğu işyerinde 10/10/2012 tarihinde faaliyete başladığını, işyerinde wc ve lavabo bulunmadığını, su kullanılmadığını, su kullanmış olsa dahi faaliyete başladığı tarihten sonrasına ilişkin sorumluluğunun bulunduğunu savunarak davanın reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davacı tarafından davalının suyu kullanan olduğu hususu ispat edilemediğinden gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; fiili kullanıcı olduğu belirtilen davalı hakkında başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosyanın incelenmesinde; davacı ve dava dışı abone hakkında 2012/3,12 ve 2013/2. dönem borçları dayanak yapılarak icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından su kullanılmadığı gerekçesiyle takibi itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen istihbarat bilgi formuna göre davalı şirketin ilgili aboneliğin bulunduğu yerde 10/10/2012 tarihinden itibaren faaliyette bulunduğunun belirtildiği, davalı tarafından da aynı tarihten itibaren faaliyete başladığının kabul edildiği görülmektedir.Dava konusu aboneliğin bulunduğu yerde yapılan keşif neticesinde yapılan gözlem neticesinde sayacı sökülmüş su tesisatının bulunduğu, lavabonun bulunmadığı, daha önceden kullanılmış mevcut duruma göre uzun süre kullanılmadığı anlaşılan pisuvar tesisatının bulunduğu, pisuvarının olmadığı, mevcut hali ile söz konusu tesisatın faal olmadığı, sayacın davacı tarafından söküldüğü belirtilerek su kullanımı yapılmadığı kanaatine varılmıştır.Ancak; davalının 10/10/2012 tarihinden itibaren dava konusu yeri kullandığını kabul etmesi ve davalı şirket temsilcisinin duruşmadaki beyanına göre “sayacın ve musluğun olduğunu gördük” beyanı karşısında ilgili aboneliğe ilişkin 10/10/2012 tarihinden sonraki kullanımları nedeniyle sorumluluğu bulunduğu belirlenmektedir.O halde; mahkemece; dava konusu aboneliğe ilişkin davalının faaliyete başladığı 10/10/2012 tarihinden sonrasına ilişkin tüketimden sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.