15. Ceza Dairesi 2018/8478 E. , 2019/5947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca iki kez mahkûmiyet
Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın, şikâyetçilerden ... vekili sıfatı ile borçlu ... hakkında Alanya 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/4354 Esas sayılı takip dosyası üzerinden başlattığı ilam ve icra takiplerinden alacağa mahsuben 30.10.2007 tarihli reddiyat makbuzu ile 12.751,40 TL’yi tahsil ettiği halde, müvekkiline vermeyerek uhdesinde tuttuğu gibi tahsil edilen paranın iadesi için şikâyetçilerin gönderdiği .... Noterliğinin 26.03.2008 tarih ve ... yevmiye sayılı ihtarnameye de cevap vermeyerek bu parayı uhdesinde tutmaya devam ettiği, yine Alanya 3. İcra Müdürlüğünün 2007/4355 sayılı dosyasında tahsil ettiği miktar olan 1.460,60 TL’yi Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/341, Alanya İcra Mahkemesinin 2007/693 ve 694, Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/314 Esas sayılı dosyalardaki vekâlet ücreti alacağına mahsuben uhdesinde tuttuğunun iddia edildiği olayda;
1-Sanığın, aşamalardaki tüm savunmalarında, şikâyetçilerle aynı zamanda aile dostu olduklarını, ... ile eski eşi ... arasında yapılan ve kendisinin imzasının bulunmadığı 09.01.2008 tarihli sözleşmede, 2007/4354 ve 4355 sayılı icra dosyalarındaki alacaklarının infaz edildiğini, bu nedenle davalarından feragat ettiklerini, şikâyetçi ...’in başka şehirde okuyor olması nedeniyle onun imzasının bulunmadığını, ancak konudan haberdar olduğunu, nitekim ... hakkındaki davasından vazgeçtiğini, tüm parayı şikayetçi ...’ye verdiğini, hatta sunmuş oldukları “Tutanak” başlıklı yazıdan da anlaşılacağı üzere, ...’ün adına yatan 10.000,00 TL’nin Kütahya’daki dosyada kullanıldığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi yanı sıra 23.06.2008 tarihinde şikayetçiler tarafından sanığa gönderilen ihtarnamede, paranın tahsil edildiği 30.10.2007’den yaklaşık 8 ay sonra bu paranın çekildiğini öğrendiklerini belirtmelerine rağmen, şikayetçi ... ile ... arasında yapılan 09.01.2008 günlü sözleşmede, 2007/4354 ve 4355 sayılı icra dosyalarında takip edilen alacaklarının infaz edildiği ve taraf vekillerinin karşılıklı olarak 09.01.2008 tarihinde açmış oldukları davalardan feragat ettiklerinin yazılı olması ile çalışma hayatı içerisinde olan ve sürekli çek senetlerle alakası bulunan şikayetçi ...’nın sözleşmeyi okumadan imzaladığını, takip ettiği icra dosyalarına ilişkin anlaşma yapıldığını bilmediğini belirtmesi ile ...’in, sözleşmeden haberinin olmadığını beyan etmesine rağmen, sözleşme doğrultusunda babası tarafından gönderilen paralara rağmen ve annesinin haberdar olduğu bir konuda davadan feragatten haberinin olmadığını söylemesinin hayatın olağan akışına aykırı olması, ayrıca paranın 2007 yılının Ekim ayında tahsil edildiğinin anlaşılmasına ve arada 09.01.2008 tarihli sözleşmenin yapılmasına karşın ... tarafından sanığa gönderilen ... Noterliğinin 11.03.2008 tarih ve ... sayılı ihtarnamede, başka bir dosyaya ilişkin paranın verilmediğinin iddia olunmasına rağmen bu paradan bahsedilmemesinin de sanık lehine şüphe oluşturması, aynı şekilde Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda düzenlenen bilirkişi raporunda, sanığa ödenmesi gereken vekalet ücretinin bulunduğu yönünde görüş bildirilmesi, yine, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.12.2018 tarih ve 2013/320-2018/636 sayılı kararında, yazılı belgelere ve alınması gereken vekalet ücretine istinaden yapılan inceleme sonrasında sanığın ...’ndan alacaklı olduğu, ...’e ise, 7.975,48 TL borçlu olduğunun hüküm altına alınmasına rağmen dosya kapsamından iş ve işlemlerini ekseriyetle güven esasına göre yürüttükleri ve yazılı belgeye dayanarak çalışmadıklarının anlaşılması nedeniyle ceza davasında paranın iade edilip edilmediğine ilişkin vakıanın her türlü delille tespitinin mümkün bulunması ve ...’nin de kabul ettiği “Tutanak” başlıklı yazı içeriğinde, ... adına yatırılan paranın ...’a verildiğinin belirtilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın tahsil ettiği paraları şikayetçilere verdiğine dair savunmasının aksine, cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, şikayetçilere yönelik eylemi nedeniyle beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
2-Kabule göre de;
a)Şikâyetçilerin, ...’tan olan nafaka alacaklarını tahsil etmesi için sanıkla anlaşmaları sonucunda şikâyetçi ...’ün tüm işlemlerinin ... tarafından yürütülmesi ve sanığın ...’den aynı zamanda temin ettiği paraları iade etmediğinin mahkemece kabul edilmesine rağmen, şikayetçilere yönelik aynı anda gerçekleştirilen eylem nedeniyle, yalnızca tek hüküm kurulup, sanığın cezasının TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden, mağdur sayısınca hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
b)Bilirkişi raporunda sanığın şikayetçilerden yalnızca ...’e borcunun bulunduğunun tespit edilmesi üzerine bu miktarı ödediğinin anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.04.2011 tarih ve 2011/11-45-44 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için uğranılan zararın tazmini yeterli olup, ayrıca munzam zarar niteliğindeki faizin de ödenmesi şartının bulunmadığı, dolayısıyla katılanların zararlarının daha fazla olduğu ya da faizin ödenmediği hususundaki itirazlarının etkin pişmanlık hükümlerinin uygulamasına engel olmadığı gözetilmeden, ilgili maddede yer alan diğer şartların da oluşup oluşmadığı tartışılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 20.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.