KARAR Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1- Sanık hakkında temel ceza tayin edilirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle ve aynı zamanda adalet, hak ve nasafet kuralları ile TCK"nın "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenli tedbirine hükmolunur" şeklindeki 3/1. maddesi hükmüne aykırı olarak yerel mahkemece orantısız şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi, 2- Tarafların karşılıklı olarak birbirlerini yaraladıklarının ve olaya sebebiyet verenin kim olduğunun belirlenemediğinin kabul edildiği olayda, ilk haksız davranışın kimden kaynaklandığı tespit edilemediği takdirde, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin dikkate alınmaması, 3- Sanığa ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen TCK"nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle CMK"nın 226/2. maddesine aykırı davranılması, 4- TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması ve yine aynı Kanunun 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi, Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.