Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2535
Karar No: 2017/1430
Karar Tarihi: 09.03.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2535 Esas 2017/1430 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/2535 E.  ,  2017/1430 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/11/2015 tarih ve 2014/824-2015/887 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07/03/2017 günü hazır bulunan davacı asil ..., davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. Hilal Karasoy dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin sermayesinin çoğunluğunu kaybettiğini, borca batık olduğunu, davalı şirketin hiçbir faaliyette bulunmadığını, sadece sahip olunan markaların yönetildiğini, bu nedenle sermaye artışına ihtiyaç olmadığını ileri sürerek, davalı şirketin sermaye kaybına uğradığının ve borca batık durumda olduğunun TTK"nın 324. maddesine göre tespitine, 12.11.2007 günlü davalı şirketin olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL"den 6.500.000,00 TL"ye çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespitine, olmadığı takdirde kanuni ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, toplantıya katılan davacının muhalefetini tutanağa yazdırmadığını, dolayısıyla davacının dava açma hakkının bulunmadığını, genel kurulda alınan kararların kanuna ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığını, anonim şirketlerin ihtiyaç duyduklarında iç ve dış kaynaklardan sermaye artımı yapabileceklerini, sermaye artırımı kararının bir gereklilik olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı şirketin sermaye artırım tarihi itibariyle 3.810.864,06 TL borca batık olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin 2007-2008 bilanço ve gelir tablolarına göre hiç bir faaliyetinin olmadığı, davalı şirketin sahip olduğu markaların piyasa değerini artırmak için yoğun tanıtım faaliyetine başladığı iddia edilmesine karşın tanıtım faaliyetleri konusunda herhangi bir kanıt sunulmadığı gibi bu tanıtım faaliyetleri sonucunda markalardan ne kadar kazandığını veya kazanacağını ispat edemediği, sermaye artış kararı almasının tamamen 3. kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olduğu, bu suretle sermaye artırımına ilişkin kararın afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine, davalı şirketin 12/11/2007 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000 TL den 6.500.000,00 TL"ye çıkartılmasına ilişkin kararının afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Davacı vekilince, davacının ortağı olduğu davalı şirketin sermayesinin çoğunluğunu kaybettiği, davalı şirketin hiçbir faaliyette bulunmadığı ileri sürülerek, davalı şirketin sermaye kaybına uğradığının ve borca batık durumda olduğunun TTK"nın 324. maddesine göre tespitine karar verilmesi talep edilmiş; mahkemece bu talep kabul edilerek davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 324. maddesinde “Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal top1anarak durumu umumi heyete bildirir. Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermâyenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflâsına hükmeder. Şu kadar ki; şirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflâs kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tayini gibi şirket mallarının muhafazası için lüzumlu tedbirleri alır.” hükmü düzenlenmiş olup, şirket ortakları, borca batıklığı mahkemeye bildirmeye yetkili değildirler. Pay sahipleri ancak genel kurulda, borca batıklığın tespitine karşın harekete geçmeyen yönetim kurulu üyelerinin azlini sağlamak üzere talepte bulunabilirler. Dolayısıyla, dava konusu edilen davalı şirketin borca batık olduğunun tespiti talebi yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    2- Davada ayrıca 12/11/2007 günlü davalı şirketin olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL"den 6.500.000,00 TL"ye çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespiti, olmadığı takdirde iptali istenmiştir. Dava konusu toplantı gündeminin 3. maddesi ile şirketin sermayesinin düzenlendiği ana sözleşmenin 6. maddesinin yeni şeklinin kabulüne, ... ve ...’nin 71.085 red oyuna karşı 1.928.782 kabul oyu ve oy çokluğuyla karar verildiği, ...’ye vekaleten ... ve ...’nin sermaye artışına ilişkin dava konusu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında sermaye artışına yönelik itirazlarını ileri sürdüğü, muhalefetlerinin şerh edildiği, divan başkanı ve yönetim kurulu başkanı Halis Komili’nin söz alarak şirketin üçüncü kişilere borcunun olduğunu ve şirket hakkında yasal takip yapıldığının ortaklar tarafından öteden beri bilindiğini, şirketin mali yapısının güçlendirilmesi ve varlıklarını kaybetmemesi için sermaye artışının yapılması gerektiğini söylediği anlaşılmaktadır.
    Dava konusu genel kurul tarihi ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 381. maddesinde, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve bilhassa afaki iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Mahkemece, yazılı gerekçeler ve özellikle sermaye artış kararı alınmasının tamamen 3. kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olduğu gerekçesiyle dava konusu şirket olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin arttırılması kararının afaki iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmişse de kural olarak sermaye artış kararı alınmasının 3. kişilerin borcunu ödemeye yönelik olduğu gerekçesi iptal kararının alınması için yeterli değildir. Ayrıca ifade edilen gerekçede yer alan sonuca hangi delillerle ulaşıldığı da açıklanmamış, dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısında yer alan sermaye arttırımına ilişkin kararın iptali şartları yeterince incelenmemiştir. Bu suretle iptali istenen kararın, kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususunda taraf delilleri, şirket kayıt ve defterleri de nazara alınarak, TTK"nın 381. maddesinde yer alan genel kurul kararının iptali şartlarının değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    4- Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin incelenmesine gelince, mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacı vekiline 06/01/2016 günü, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ise 03/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm anılan davacı vekili tarafından HUMK 433 ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 17/02/2016 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4 nci maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (4) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi