4. Hukuk Dairesi 2016/1025 E. , 2016/4703 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 01/02/2005 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... vekili ile davalılardan .. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan ..."in tüm, davalılardan ..."ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılardan ..."ın diğer temyiz itirazlarına gelince:
a- Dava satış sözleşmesinin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, sahibi olduğu aracı gazetede gördüğü ilan üzerine bir araç kiralama şirketine kiralamaya karar verdiğini ve kiralama sözleşmesi imzalayarak aracı .. Türk olarak tanıdığı kişiye teslim ettiğini, ancak bu şahsın sonrasında telefonlarına çıkmadığını, bunun üzerine yaptığı araştırmada aracın satıldığını ve plakasının değiştirildiğini öğrendiğini, aracı teslim ettiği kişinin sahte kimlik kullandığını ve kendi kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle aracı sattığını belirterek satış sözleşmesinin iptali ile aracın kendine ait olduğunun tespitini ve tescilini istemiştir.
Davalılardan ..., olayda bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılardan ... ise; aracı trafik kaydında malik olarak görünen kişiden aldığını, iyi niyetli olduğunu, araç için ödediği bedel ile masrafların kendisine ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu aracın sahte kimlik ile satıldığı gerekçesiyle satış sözleşmesinin iptali ile aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş; oluş şekline göre davacının, davalılardan ..."ın araç için ödediği bedeli tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı belirtilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Ancak, bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü sahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun"un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Buna göre, taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda emaneten bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. .. karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Dosya kapsamından; davacının kendisine ait aracı oto kiralama işi yaptığını düşündüğü kendisini .. Türk olarak tanıtan davalılardan ..."ya teslim ettiği ve aracın davacıya ait bilgileri içeren sahte kimlikle davalılardan ..."a satıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı kendisine ait aracı kiralamış olduğundan araç malikinin rızası ile elinden çıkmıştır. Bu noktada davalılardan ..."ın iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Olayla ilgili ceza davasında ..."ın suç eşyasını satın alma suçundan beraatine karar verilmiştir. Ayrıca davalılardan ..."ın sahte kimlik kullanan kişiler ile birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından davalılardan ..."ın iyi niyetli olduğu kabul edilmelidir. Kaldı ki mahkemece anılan davalının iyiniyetli olmadığı yönünde bir tespit yapılmamıştır.
O halde; davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalılardan ..."ın satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedeli kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile istemin kabulü doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ... yararına BOZULMASINA, davalılardan ..."in tüm, ..."ın diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalı ..."tan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.