18. Ceza Dairesi 2018/513 E. , 2018/1527 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Fuhuş suçundan sanıklar ..., ve ..."ın yapılan yargılamaları sonunda; aynı suçtan mahkûmiyetine dair Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 29/05/2014 gün ve 2013/330 Esas ve 2014/236 Karar sayılı hükmün sanık ... ve diğer sanıklar müdafileri tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 11/12/2017 gün ve 2017/4717 esas, 2017/14637 karar sayılı ilamı ile bozma yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/01/2018 gün ve 14 - 2014/336229 sayılı itiraz yazısı ile 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelendi;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/01/2018 gün ve 14 - 2014/336229 sayılı itiraz yazısında;
Sanıkların eylemlerinin fuhuş suçu kapsamında kaldığı, elde edilen delillerin hukuka uygun yollarla elde edildiği bu suretle Yerel Mahkemenin kararının onanması talep edilmiştir.
Gereği görüşülüp,düşünüldü:
YCGK kararı, AİHM kararları ve CMK"daki düzenlemeler uyarınca, adli kolluk görevlisi hiç bir zaman kışkırtıcı ajan gibi hareket etmemeli, önceden failde bulunmayan suç işleme kastı oluşturularak, fail suç işlemeye azmettirilmemelidir.
“...Her ne kadar organize suçlardaki artış uygun önlemler alınmasını gerektirse de adil yargılamadan vazgeçilmemelidir. Bu nedenle amaca ulaşmak uğruna adil yargılama hakkı feda edilerek polisin kışkırtması sonucu elde edilen delilin kullanılması meşru değildir..., ...Somut olayda polis memurlarının faili suça kışkırttığı ve olayda onların müdahalesi olmadan da suçun işlenmiş olacağına dair hiçbir bulgu öne sürülmediğinden polis memurlarının hareketlerinin onların gizli ajanlığının ötesine geçtiğinin ve adil yargılama hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir... (Teixeria de Castro/Portekiz davası, Başvuru No:44/1997/828/1034)”
“Mahkemelerce sadece gizli görevlinin tutanaklarına dayanarak değerlendirme yapılmamalıdır, tutanaklar başka sonuca götürecek unsurlarla teyit edilmelidir..., ...Sanık suç işleme potansiyeline sahip bir kişi olsa bile somut olayda görevlinin müdahalesinden önce failin suç işleme hazırlığında olduğunun başka delillerle desteklenmesi gerekir. Yani failin müdahale olmadan suçun işleyeceğinin başka delillerle kanıtlanması gerekir. (Hun-Türkiye davası, Başvuru no:17570/04)”
Bu açıklamalara karşısında; somut olayda kolluğun yönlendirmesi dışında, sanıkların fuhuş suçunu işlediklerine yönelik delillerin nelerden ibaret olduğu kararda tartışılmaksızın yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmış olup,
Bu itibarla; Dairemizin 11/12/2017 gün ve 2017/4717 Esas, 2017/14637 Karar sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle 5271 sayılı CMK nun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre dosyanın Yüksek Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 12/02/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Bir televizyon kanalında haber muhabiri olan tanık Metin Karaaslan"ın ihbarı üzerine, kolluk görevlilerinin sanıklarla telefonla görüştüğü, sonrasında sanıkların mağdurları fuhuş maksadıyla buluşmak için anlaşılan otele getirdikleri ve sanıkların olay yerinde önceden tertibat alan adli kolluk görevlileri tarafından yakalanmaları şeklinde gelişen olayda;
Kolluk görevlilerinin soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının talimatı doğrultusunda hareket ettikleri, kolluk görevlilerinin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun içtihatlarında da açıklandığı üzere, CMK anlamında gizli soruşturmacı değil, kimliği gizlenen adli kolluk görevlisi oldukları ve dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan görevlendirmenin hukuka uygun olduğu ve dosya içerisinde bulunan gizli görüntülerin hükme esas alınmaması karşısında, sanıkların cezalandırılmasına yeterli kanıtlar bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek, mahkumiyet hükümlerinin onanması yerine, aksi yönde karar veren sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.