10. Ceza Dairesi 2018/3575 E. , 2018/6151 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 30/05/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, kamu davasının durmasına dair İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarihli ve 2017/1055 esas, 2017/1036 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 11/06/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 22/04/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği; ayrıca yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edildiği, erteleme kararının önce soruşturma aşamasında bildirdiği son adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak bu adresin tebliğe elverişsiz olması üzerine bu kez Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca mernis adresine tebliğ edildiği,
2- Şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin ise doğrudan soruşturma aşamasında bildirdiği son adresine tebliğe çıkarıldığı ve tebliğ imkansızlığı şerhi verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edildiği,
3- Ancak şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmemesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, bu davetiyenin de yine soruşturma aşamasında bildirdiği son adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edildiği,
4- Şüphelinin bu tebliğlere rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “...yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği...” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
5- İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarihli ve 2017/1055 esas, 2017/1036 sayılı kararı ile “denetimli serbestlik müdürlüğünce sanığa gönderilen tebligatın neden bizzat kendisine yapılamadığının tebliğ evrakında yeteri kadar açıklanmadığı ve bu nedenle sanığın yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesinden bahsedilemeyeceği" gerekçesiyle, “kamu davasının durmasına” karar verildiği ve kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesince, sanığa 10 günlük süre içerisinde şubeye başvurması için çıkarılan
meşruhatlı tebligatın tebliğ imkansızlığı nedeni ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, tebligat arkasına yazılı tebliğ imkansızlığının ne olduğunun anlaşılamadığı, tebligat tarihinde sanığın adreste bulunup bulunamadığı, geçici yada sürekli olarak adresten ayrılıp ayrılmadığının belirlenemediği ve tebliğin geçersiz olduğundan bahisle yargılamanın durmasına karar verilmiş ise de;
Şüphelinin soruşturma aşamasında kollukta şüpheli sıfatı ile vermiş olduğu 22/04/2017 tarihli beyanında yerleşim yeri adresi olarak "Yunus Emre Mah. 4231. Sk. No:7/1 İç kapı No:2 Karabağlar/İzmir" adresini bildirdiği, şüphelinin 7201 sayılı Kanun"un 10/1. maddesi kapsamında mezkur adresin bilinen son adresi olduğu ve kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın öncelikle bu adrese tebliğ edilmeye çalışıldığı ancak tebliğ evrakının sanığın adresten taşınması nedeniyle iade edildiği, bu defa erteleme kararının şüphelinin mernis adresine 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi kapsamında usulünce tebliğ edilerek kararın kesinleşmesi üzerine şüpheli hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden talep edildiği, anılan Müdürlüğün şüphelinin 10 gün içinde müracaat etmesine dair 25/07/2017 tarihli ve 4988 DS sayılı yazısının 03/08/2017 tarihinde 7201 sayılı Kanun"nun 21/2. maddesine göre mernis adresine tebliğ edildiği, yine aynı konulu 15/08/2017 tarihli ve 2017/4988 DS sayılı ikinci yazının da 28/08/2017 tarihinde aynı şekilde 7201 sayılı Kanun"nun 21/2. maddesine göre mernis adresine tebliğ edildiği, çıkartılan tebligatların usulüne uygun olduğu ve böylece denetimli serbestlik kapsamında belirlenen yükümlülüğe uymamakta ısrar ettiği, mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre yapılacak olan tebligatlarda tebliğ imkansızlığı nedeninin somutlaştırılarak tebligat evrakına yazılması hususunda zorunluluk bulunmadığı, zira sürekli veya geçici olsun bir şekilde muhatabın adreste bulunamamasının anılan şekilde tebliğ yapılması için yeterli olduğu gözetilerek kamu davasına devamla esastan inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarihli ve 2017/1055 esas, 2017/1036 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun; 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
21. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında ise; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
Somut olayda, şüpheli hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı önce Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine uygun olarak soruşturma aşamasında alınan ifadesinde bildirdiği son adresi olan "... 4231. Sk. No: 7/1 İç kapı No: 2 Karabağlar/İzmir" adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak yeni adres bırakmadan bu adresten taşındığının tespit edilmesi üzerine, mernis adresi olan “... Mah. 52/36 Sk. No: 3 B ..İzmir" adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca mahalle muhtarına teslim edilerek tebliğ edildiği,
Ancak daha sonra Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüpheliye tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin ise, şüphelinin bilinen son adresi olan ancak daha sonra taşındığı belirlenen "Yunus .. Mah. 4231. Sk. No:7/1 İç kapı No:2 .../İzmir" adresine bu adresin mernis adresi olduğu belirtilerek tebliğe çıkarıldığı ve “tebliğ imkansızlığı” gerekçesi ile Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca mahalle muhtarına teslim edilerek tebliğ edildiği,
Şüphelinin denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine ikinci kez uyarılı davetiye gönderildiği, bu ikinci davetiyenin de yine şüphelinin soruşturma aşamasında bildirdiği adresin mernis adresi olduğu belirtilerek “tebliğ imkansızlığı” gerekçesi ile Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca mahalle muhtarına teslim edilerek tebliğ edildiği, takip eden süreçte şüphelinin kuruma başvurmaması üzerine yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesi ile, hakkında kamu davası açıldığı, anlaşılmış ise de,
Denetimli serbestlik müdürlüğünce şüpheliye gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesi ve sonra gönderilen ikinci davetiyenin, bilinen son adresi tebliğe elverişsiz olan ve başka adres de bildirmeyen şüphelinin mernis adresine tebliğ edilmesi gerekirken, daha önce tebliğe elverişsiz olduğu anlaşılan “bilinen son adres”e Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesinin yasaya aykırı olduğu, bu durumda "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulu"nun gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece “kamu davasının durmasına” karar verilmesi yasaya uygun olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarihli ve 2017/1055 esas, 2017/1036 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.