3. Hukuk Dairesi 2016/12291 E. , 2018/4955 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şirket yetkilisinin davalı nezdinde abonelik tesisi için 10.07.2009 tarihinde müracaatta bulunduğunu, şirkete ait önceki işyerinin elektrik borcu bulunduğu gerekçesiyle istemin reddedildiğini, işlerin aksamaması için sayaç takmak suretiyle abonesiz şekilde elektrik kullandığını, davalının her kontrolde kaçak zaptı tutarak cezai işlem uyguladığını, ancak 6111 sayılı kanun çerçevesinde tüm borcu taksitlendirdiğini, abonelik işlemlerinin 27.06.2011 tarihinde tamamladığını, belirtilen tarihten 2 gün önce ve abonelik müracaatı varken ceza tahakkuk ettirildiğini, yapılan işlemin haksız ve kötü niyetli olduğunu, tüketilen elektrik miktarının abonelik kaydı yapılan sayaç üzerinde (125 kwh ) kayıtlı olup, tüketim miktarına nazaran tahakkuk ettirilen 31.819,08 TL bedelin gerçek dışı bir bedel olduğunu ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; benimsenen 13.10.2015 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya... 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6693 esas sayılı dosyasında 3.649,53 TL asıl alacak, 134,38 TL gecikme cezası ve 24,19 TL KDV olmak üzere toplamda 3.808,10 TL borçlu olduğu, 29.412,74TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibi sonrasında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye ve gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.(HGK, 4.3.1997, 9-1175/209) Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez. (...10.10.1990, 5-406/486) Somut uyuşmazlıkta; yargılama sürecinde; birden fazla bilirkişi raporu alındığı, elektrik elektronik mühendisi ... tarafından hazırlanan raporda, davacı şirketin normal tarife hesabına göre 1,5 katsayı oranı ile çarpılmamış gerçek zararının 21.609,39 TL , bu katsayı ile çarpılmış mevzuata göre hesaplanan zararının 31.819,08 TL olduğu yönünde görüş bildirdiği, tarafların itirazı üzerine elektrik mühendisi ... ‘dan alınan rapor ve davalının itirazı üzerine aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 13.10.2015 tarihli ek raporda davalının gerçek zararının normal tarifeye göre 3.808,10 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği ve mahkemece alınan bilirkişi ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü cihetine gidildiği anlaşılmıştır. Bir davada birden fazla bilirkişi raporu alınmışsa, nihai karar verilirken hükme esas alınan bilirkişi raporuna diğerlerine nazaran neden itibar edildiğinin Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde açıklanması ve bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, bunun giderilmesi için üçüncü bilirkişi raporu alınması gerekmektedir. Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında uzman üçlü bilirkişi kuruluna verilmesi, dava konusu tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre ve raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.